Sakarya'dan İzmir'e Mustafa Kemal
Ali Güler (Akademisyen)Sakarya'dan İzmir'e Mustafa Kemal Gönderileri
Sakarya'dan İzmir'e Mustafa Kemal kitaplarını, Sakarya'dan İzmir'e Mustafa Kemal sözleri ve alıntılarını, Sakarya'dan İzmir'e Mustafa Kemal yazarlarını, Sakarya'dan İzmir'e Mustafa Kemal yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
“İkimizin birlikte yolculuk etmesi hiç de tuhaf değil,” de sonunda George. “İkimiz de Auburnda doğduk. Ben onun Clara teyzesini tanırdım. Lennieyi bebekken alıp büyütmüş. Clara teyzesi ölünce Lennie benim yanıma geldi, birlikte çalışmaya başladık. Bir süre sonra da birbirimize iyice alıştık.”
Yahya Kemal Bayatlı “Eğil Dağlar” isimli Milli Mücadele yazılarını topladığı kitabında 26 Ağustos 1922 tarihli şiirinde;
“Şu kopan fırtına Türk ordusudur Yârabbi!
Senin uğrunda ölen budur Yârabbi!
Ta ki yükselsin ezanlarla müeyyed nâmın
Gaalib et, çünkü bu son ordusudur İslâm’ın.”
Türk Kurtuluş Savaşını Haçlılara karşı bir direnme harekatı olarak değerlendiren Afganistan Elçisi Ahmet Han ise telgrafında,
“Müslümanlığı ve İslam vatanını savunma uğrunda yüzyıllardan beri Haçlı ordularının saldırılarına göğüs geren şanlı ve fedakar evlatları, gazanız ve zaferiniz mübarek olsun!” diyordu
Fransa’nın Toulouse kentindeki Mısırlı öğrenciler de Ferit Tek’e çektikleri telgrafla Mustafa Kemal’i “doğunun kahramanı” olarak nitelendirmişlerdir.
9 eylül 1922’de Yunanlıların gemilere doluşarak kaçmaları ile 3 yıl, 3 ay, 25 gün süren işgal sona ermiştir.
Yunan birliklerinin 15 Mayıs 1919’da İzmir’de karaya ayak basmaları Anadolu’daki milli uyanışın ve mücadele fikrinin direncinin doğmasında en önemli etkenlerden biri olmuştu Bu nedenle İzmir, Türk İstiklal Harbi’nin simgesi haline gelmişti.
İsmail Habip Sevük 12 eylül 1922 günü Kastamonu Açıksöz Gazetesinde yayımlanan bir “Büyük Zaferin Nutku” başlıklı konuşmasında iki tarafın durumunu karşılaştırarak Kral Konstantin ve Venizelosun oğlu ile ilgili şunları söylüyor:
“...Bu harp Türk’le Yunan’ın cengi değil, elinden gerçeği alınanla elinde herşeyi olanın cengiydi bu harp. Onlar askerlerini vagonlarla, biz çarıklarla sevk ediyorduk, onlar mühimmatlarını kamyonlarla biz kadınlarımızın sırtlarında taşıyorduk.
Mustafa Kemal Paşa, yenik düşürdüğü düşman başkomutanı Trikupisin elini sıkıp kendisine sigara ve kahve ikram etmiş ve “Oturun general, yorulmuş olacaksınız. Napoleon da bir savaş kaybetti. Savaş bir talih oyunudur general! Bazen en yeteneklisi de yenilir. Siz görevinizi yaptınız. Sorumluluk talihten geliyor. Üzüntü duymayınız!” diye onu teselli etti
Mustafa Kemal zaferden sonra 4 Ekim’de TBMM’deki konuşmasında:
“ bu savaşın sonucu Yunanlıların ve Rumlar’ın kalbini sındırmıştır bu nedenle bu savaşa Rum Sındığı Meydan Muharebesi demek çok uygun olur.”
1923 başlarında izmirden Ankara’ya giden İngiliz gazeteci Grace Ellison,
- Yunanlıların balta ile sırtlarını bacaklarını yüzlerini yaraladıkları Türk kadınları Bursa’da tedavi ediliyorlar
Türk orduları önünden kaçarak geriye çekilen Yunanlılar kasaba ve köyleri ateşe verip yakmışlar, yenilgilerinin hıncını korumasız Türk halkından çıkarmaya çalışmışlardır. Yunan ordusunda bu iş için Rum ve Ermenilerden oluşan “tahrip taburlarının” varlığı belgelerle sabittir. Uşak Eskişehir aydın Manisa en son İzmir ateşle verildi. Uşak yangını 1 Eskişehir yangını 2 gün sürmüştür
Gazeteci Falih Rıfkı anlatıyor: Mustafa Kemal Paşa, “Ankara’dan cepheye hareket edeceği günün akşamında
-taarruz haberini alınca hesap ediniz. On beşinci gün izmirdeyiz, demişti
İzmirden dönüşte o gece gördükleri arasında bulunan iki kişiye
-bir gün yanılmışım ama kusur ben de değil düşmanda! dedi
İzmire taarruzun on dördüncü günü girmişti.”