Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Sakıncalı Amiral

Toygun Atilla

Sakıncalı Amiral Sözleri ve Alıntıları

Sakıncalı Amiral sözleri ve alıntılarını, Sakıncalı Amiral kitap alıntılarını, Sakıncalı Amiral en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Ancak ülkemizde genelde herkes birinin adamı. Kendi gücün yeterli değilse, bir yerlere kadar gitmeni engelliyorsa ve sende birtakım ihtiraslar varsa, o zaman mecbursun birinin adamı olmaya. Temel sorun bu. Bu herkes için geçerli. Ben o yüzden diyorum ki; 'aşırı sadık' olandan korkacaksın. Ölümüne sadık olandan korkacaksın. Adamın hiçbir yeteneği yok. Tabii ki aşırı sadık olacak. Bak, ben ne diyorum, 'Allah'ım bana hak etmediğim hiçbir şeyi verme.' Bu benim, her akşam ettiğim dualardan biridir. Adama bakıyorum, hem yeteneği yok hem ihtiras sahibi. Adam, gemi komutanı olayım diye yırtınıyor. Ama bakıyorum adamın gemi komutanı olacak yeteneği yok. Ayakları titriyor korkudan. O zaman, o adam birinin adamı olmaya mecbur. Çünkü kendi gücü buna yeterli değil. Birilerinin adamı olmamaksa çok zordur. Hayatta en zor olan şey de budur. Ben bunu yaşadığımı düşünüyorum. Don Kişot gibi değirmenlere karşı mücadele edersin ama aslında hep kendinle mücadele edersin.
Sayfa 162 - Kırmızı Kedi Yayınevi, 2.Basım, Mayıs 2014Kitabı okudu
Bir diğer örnek; Genelkurmay Başkanı, 'Dur bakalım. Siz burada seminer değil darbe planlıyormuşsunuz, gelin bakalım buraya' diyecek. Hesap soracak. Ama bütün bunlar yapılmaz da hükümet gelir, binbaşıya 'Gel bakalım sen buraya, seminer yapmışsınız, darbe yapacakmışsınız' diye sorarsa olmaz. Hükümetin hesap sorması gereken o binbaşı değildir. Hesap soracaksan, komuta kademesine hesap soracaksın. Binbaşıya hesap sorduğun an askerlik bitmiştir ve sen bu ülkeye kötülük yapıyorsun demektir. Nitekim Balyoz, İnternet Andıcı vb. davalarda, hesap sadece komuta kademesine sorulsaydı, TSK açısından herhangi sorun olmayacaktı. Ama orgeneralinden/ oramiralinden binbaşısına, teğmenine kadar sorgular ve aynı cezayı verirseniz, amacınızın darbeyi cezalandırmak değil, TSK'yı bitirmek olduğu ortaya çıkar. Dört savcı ve hâkim; TSK'nın binlerce yıllık disipliniyle oynar, siz de seyrederseniz; onların suçlarına da ortaklık yapmış olursunuz.
Sayfa 57 - Kırmızı Kedi Yayınevi, 2.Basım, Mayıs 2014Kitabı okudu
Reklam
"Türkiye'de herkes konuşuyor. Siyasetten konuşuyor, uluslararası ilişkilerden konuşuyor vb. Neden kimse matematikten, fizikten konuşmuyor? Konuşsun da görelim. Neden konuşmuyorlar biliyor musun? Çünkü matematikte, fizikte yalan söyleyemezsiniz, hemen açığa çıkarsınız. Ama sosyal bilimlerde istediğiniz kadar atıp tutabilirsiniz. Ağzınız iyi laf yapıyorsa sizi bir şey zannedebilirler, insanları kandırma şansınız da yüksek olur. Türkiye'de vizyon sahibi insanlara ihtiyaç yok ki. Laf ebesi insan makbul bu topraklarda. Toplumda kafası çalışan, ileriyi gören insana ihtiyaç yok. Toplumun, ağzı laf yapan, onu kandıran insana ihtiyacı var. Dolayısıyla biz de demokrasiyi böyle algılıyoruz. Bu işin kötü tarafı."
Sayfa 178 - Kırmızı Kedi Yayınevi, 2.Basım, Mayıs 2014Kitabı okudu
Aslında darbe yapılması şu açıdan da doğru değil; toplum, demokrasilerde belki daha fazla acılar çeker ama zorlukları yaşayarak doğru yolu bulur. Bunun da kıymetini sonrasında daha iyi bilir. Yine de Türk halkı sonradan ders aldı. Sağ-sol gibi ayrışmanın zararını iliklerinde hissetti. Bir süredir bu tür bir ayrışmaya teşebbüs etmedi. Günümüzdeki gençler o günleri bilmedikleri için, kendilerine ne anlatılıyorsa onu biliyorlar. Anlatılanları da, bugünkü demokrasi rüyasıyla birleştiriyorlar. Ama ne hazindir ki, o günleri yaşamış Başbakan, anlayamadığım bir şeyler uğruna olsa gerek, benim %50'm diyerek insanlarımızı tekrar o günlerdeki gibi bilerek veya bilmeyerek ayrışmaya teşvik ediyor.
Sayfa 53 - Kırmızı Kedi Yayınevi, 2.Basım, Mayıs 2014Kitabı okudu
"Şimdi bana diyorlar ki; TSK bu sızanları fark etmedi mi? X-Mafya'yı görmediniz mi? Ben de diyorum ki arkadaş, ben bunları takip ettiğimde sen bana bunları fişliyorsun diyordun. Ne oldu şimdi? Evinde namaz da kılar, puta da tapar diyordun. Hani fişlemeyecektim ben? Şimdi diyorsun ki bana, bunları nasıl görmediniz? Yıllarca Deniz Kuvvetleri dahil tüm TSK personelini kontrol ederdi. Yasalar çerçevesinde kendi ananelerine uymayanları atardı. Ama bu hükümet ne yaptı? 'Atamazsın' dedi. Şerh koydu.
Sayfa 171 - Kırmızı Kedi Yayınevi, 2.Basım, Mayıs 2014Kitabı okudu
"Muhalefetsiz demokrasi olmaz, gerçek ve iktidara alternatif muhalefet olacak. Türkiye'deki demokrasi anlayışı çerçevesinde muhalefeti kesinlikle yetersiz görüyorum. Düşünebiliyor musunuz; milletvekili adaylarının seçimi doğrudan parti başkanının iki dudağı arasında. Milletvekilleri, tamamen parti başkanlarına biat etmiş durumda. Bu hem iktidar hem de muhalefet için geçerli. Parti başkanı ne kadar başarısız olursa olsun, yapışmış koltuğu bırakmıyor. Erken seçimi kendi istediği halde, partisini baraj altında bırakan bir parti lideri, dünyanın hiçbir yerinde bir dakika bile koltuğunda kalamaz. Ama Türkiye'de farklı."
Sayfa 55 - Kırmızı Kedi Yayınevi, 2.Basım, Mayıs 2014Kitabı okudu
Reklam
İlker Paşa'nın Kozmik Oda'yı aratması bana göre bir skandaldır. Beni 13 yaşında okula alırken tüm çevremi ailemi didik didik araştırıyorsun, sonra sürekli kontrol altında yetiştiriyorsun. Her yıl sicil sistemiyle beni gözden geçiriyorsun. Hatta binbir elekten geçirerek general/amiral yapıyorsun. Sonra bana güvenmeyip 40 yaşında nasıl yetiştiği belirsiz bir hâkime güvenip, gelsin kozmik odayı arasın, diyorsun. Orası senin namusun. Oraya başkasını sokmayacaktın.
Sayfa 115 - Kırmızı Kedi Yayınevi, 2.Basım, Mayıs 2014Kitabı okudu
Bu işler birilerine taviz vermekle başladı. Taviz şöyle verildi; bugün Başbakan'ın paralel yapı dediği, benim X-Mafya dediğim, kimisinin cemaat diye adlandırdığı, belki de derin cemaat denebilecek yapıyla ortak iş yapmaya çalıştılar. Karşıdan karşıya geçmeye çalışan kurbağa hikâyesi, sırtınıza koymuşunuz akrebi... Sen körle yatarsan şaşı kalkarsın zaten. Devlet işleri bu tip şeylere gelmez. Gizli kapaklı ortaklıklara hiç gelmez. Dolayısıyla görünen resim şu; hükümet art niyetli veya iyi niyetli olarak, bir grupla ortaklık yaptı. Ama tabii ortada bir pasta varsa, pastanın paylaşımında her zaman kavga olacaktır. İşte şimdi gördük ki, ortalık birbirine girdi.
Sayfa 95 - Kırmızı Kedi Yayınevi, 2.Basım, Mayıs 2014Kitabı okudu
O yılları ve atmosferi konuşurken sokaktaki halkın askere bakışını da merak ediyorum. Nusret Paşa dünden bugüne değişimi nasıl gözlemliyor? Bunu sorguluyorum. Anlatmaya başlıyor: "Yaşadığım ilginç bir anı anlatayım. Yıl 1966. İhtilal sonrası yıllar. Bir gün, hafta sonu izni için eve dönüyorum. Henüz lise birinci sınıf öğrencisiyim ve resmi elbiseyleyim. Eminönü-Eyüp otobüsüne bindim. 70-80 yaşlarında bir dede. Kalkıp bana yer vermek istedi. 'Dede ne yapıyorsun? Olmaz' falan dedim. Zorla ikna ettim. Ben bu olayı hâlâ anlamış değilim. Zaman zaman bunu düşünmüşümdür. Acaba, ihtilalin izleri mi? Askerden korkudan mı, yoksa saygıdan mı? Bilemiyorum. Ancak geçmişte, insanımızın askere olan sevgisini saygısını daha çok hissederdim. Şu an nereden nereye geldik. İngiltere'de kraliçe törenlerde oğluna binbaşı elbisesi giydirir. Bizse amirali hapse atıyoruz. Askeri darbelere karşıyız derken, hepten asker düşmanı olduk."
Sayfa 41 - Kırmızı Kedi Yayınevi, 2.Basım, Mayıs 2014Kitabı okudu
en iyi
En iyi olabilirsin ama yaşadığın talihsiz bir an seni bitirebilir.
14 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.