Savaşlar hiç kuşkusuz para uğruna, iktidar uğruna yapılır, ama genç insanlar, yüce duyguları kışkırtan sözlerin çekim alanına girerek cephede saflara ayrılırlar, o sözlerin peşi sıra öldürürler, ölüme giderler.
Kahramanlar, ancak öldüklerinde ya da
öldürüldüklerinde kahraman olurlar. Gerçek kahramanlar savaşta doğarlar, savaşta ölürler. Yaşayan kahraman yoktur, delikanlı. Bütün kahramanlar ölüdür.
Birkaç ay, birkaç hafta, hatta birkaç gün önce kahve içerken, tiyatro çıkışında ya da ortak bir arkadaşın sergisinde görüşmüş olan insanlar, şimdi saflara bölünmüş, silah seslerine ve kan dökülmesine aldırmaksızın sokaklarda çatışmaya koyulmuşlardı.