Manuel Ortigosa, bir sabah sakin sakin oturmuş kitabını yazarken kapı ısrarla çalınmaya başlar. Küfrederek kalkıp kapıyı açtığında tüm hayatını alt üst edecek bir haber alır. Bu haberle Manuel, edebiyat, sükûnet ve aşkla ışıldayan hayatından, kötülüğün ve zenginliğin kirli karanlığının sindiği bambaşka bir hayata adım atar. Karanlığın içinde çaresizce yol almaya çalışırken beyaz gardenyaların masumiyeti ve gerçeğin izinde bir polisin dostluğu( başta onu çok sevmese de) dışında sığınacağı hiçbir şey yoktur.
Bu iki sığınak ona yeter, Manuel kararlıdır: “Gerçek orada bir yerde ve izi sürüldüğü müddetçe üzerindeki kan kurumayacak.”
Romanın gerilimli atmosferi içinde İspanya’nın enfes doğasına dair tasvirler, bende güzel bir tatmin oluşturdu. Çok sıra dışı bir kurgu olmasa da güzeldi.