Sanat Tarihi Ve Feminist Eleştiri

Sanat/Cinsiyet

Kolektif

Oldest Sanat/Cinsiyet Quotes

You can find Oldest Sanat/Cinsiyet quotes, oldest Sanat/Cinsiyet book quotes, the most impressive sentences and paragraphs on 1000Kitap.
Neden hiç büyük kadın sanatçı yok?
Bebeklerle veya çocuklara ''kadınsı'' bir etkileşim içine girme gereksinimi duyan erkekler çocuk doktoru veya çocuk psikoloğu olabilir, üstelik yanlarına işin rutin kısmını üstlenen (kadın) hemşireler bulunur; mutfakta yaratıcılığını ortaya koyma isteği duyan erkekler aşçıbaşı olarak ün kazanır; ve tabii çoğunlukla "kadınsı" diye nitelendirilen sanatsal uğraşlarla kendini tatmin etmek isteyen erkekler, kadınların genelde yaptığı gibi gönüllü müze görevlisi veya yarı zamanlı seramikçi olmak yerine ressam veya heykeltıraş olur; akademi dünyasına bakarsak, öğretmen ve araştırmacı olan erkeklerden kaçı, bunun yerine maaşsız, yarı zamanlı araştırma asistanlığı ve sekreterliğin yanı sıra tam zamanlı çocuk bakıcısı ve temizlikçi olmak ister?
Sayfa 128Kitabı okudu
"Neden hiç büyük kadın sanatçı yok?" sorusu, bizi şu so­nuca götürdü: Sanat, üstün güçlerle donanmış bir bireyin kendinden önceki sanatçılardan ve daha belirsiz, daha yü­zeysel biçimde de "toplumsal koşullar"dan "etkilenerek" ortaya koyduğu özgür ve özerk bir etkinlik değildir.
Reklam
Bir erkeğin görevi nedir? lyi bir yurttaş olmak. Peki ya ka­dınınki? İyi bir eş ve iyi bir anne olmak. Erkek bir şekilde dış dünyaya çağrılır, kadınsa iç dünya için alıkonur.
Bir kadının, kadınlığıyla sıkı sıkı­ ya özdeşleştirilen saygınlığını koruyabilmesi için, kendisini toplum içinde teşhir etmemesi gerektiği iddia ediliyordu. Kamusal alan resmen erkeklerin krallığıydı, erkeklere aitti. Ka­dınlar için bu dünyaya girmek öngörülemeyen riskleri gö­ze almak demekti.
Erkek için, sosyal olarak teşvik edilen seven ko­ca ve sorumlu baba rolleri söz konusuydu, ev yaşamı, erkek kişiliğine yüklediği ağır görevlerden kaçıp kur­tulma isteğinin doğmasına yol açtı. Kamusal alan aynı za­manda bir özgürlük ve (ahlaksızlık değilse de) sorumsuz­luk alanına dönüştü. Kuşkusuz bu, erkekler ve kadınlar için farklı anlamlar taşıyordu. Bu çerçevede kurgulanan kamu­sal mekanlar, kadınlar için erdemlerini yitirme, kendini kir­letme riski içeriyordu; kamusal alana çıkmakla onurun ze­delenmesi düşüncesi sıkı sıkıya ilişkiliydi. Erkekler içinse, saygınlığın gerektirdiği yükümlülüklerden uzakta, kalaba­lığın içinde kaybolmak demekti. Erkekler bu özgürlüğü ko­rumak amacıyla kendi aralarında işbirliği yaptılar. Böylece, kocasıyla da olsa bir restorana yemek yemeğe giden bir ka­dın skandal konusu olurken, metresiyle böyle bir yerde ye­mek yiyen bir erkek, kendi arkadaşları tarafından bile gör­mezden gelinebiliyordu.
Feminist eleştiri, kadın bedeninin seyirlik bir nesne haline getirilişini dünyanın en doğal durumuymuş gibi sunan bir tarihin cinsiyet ayrımcı bakışını ortaya koymayı amaçlamış ve bunu başarmıştır.
Reklam
Linda Nochlin'in "Neden Hiç Büyük Kadın Sanatçı Yok?" başlıklı makalesi, o tarihe kadar erkek egemen bir akademik disiplin olarak şekillenen sanat tarihinin yalnızca kadınları değil, her 'öteki'ni dışlama biçimlerini/süreçlerini/yöntemlerini irdeleme önerisiyle çığır açıcı bir öneme sahiptir.
Vivian Gornick(1973)
“... Yüzyıllar boyunca deneyimimizin kültürel kayıtları, erkek deneyimlerinin kayıtlarından ibaret oldu. Bizim hayatımızı düşünen ve tasvir eden, erkek duyarlılığı oldu. İnsan varoluşunun metaforu işlevini gören, deneyimin erkekliğiydi.” ...
Julia Kristeva
“Hem biyolojik hem fizyolojik temelli, hem de üremeyle bağlantılı olan cinsel farklılık, öznelerin simgesel sözleşmeyle ilişkilerindeki farklılığı tercüme eder ve bu ilişki tarafından tercüme edilir: Dolayısıyla bu, iktidarla, dille ve anlamla ilişkideki bir farklılıktır.” ...
Adrienne Rich (1971)
“Feminist saiklerle yapılmış radikal bir edebiyat eleştirisi, eseri her şeyden önce nasıl yaşamakta olduğumuzu, nasıl yaşamış olduğumuzu, kendimizi hayal ederken nasıl yönlendirildiğimizi, dilimizin bizi nasıl hem hapsedip hem de özgürleştirdiğini, bizatihi adlandırma eyleminin şimdiye kadar nasıl bir erkek ayrıcalığı olduğunu, her şeyi yeniden görmeye ve adlandırmaya -dolayısıyla yeniden yaşamaya- nasıl başlayacağımızı gösteren bir ipucu olarak ele alır.”
93 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.