Sarı Sessizlik sözleri ve alıntılarını, Sarı Sessizlik kitap alıntılarını, Sarı Sessizlik en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
"Yasamak; sevgi içinde, yürümenín, ağlamanın, nefes almanın, yive bilmenin, koklayabilmenin, soluk almanın ve işte bütün bunlanı başara bilen insanın kıymetini bilmektir.
Misafir subay höpürdeterek kavrulmuş nohuttan yapılmışını bile zorla bulabildikleri kahveden ilk yudumunu aldı, genç subaya döndü, onu tepeden tırnağa süzerek:
Ortada yakılan ateşin üzerindeki her tarafı isten simsiyah olmus bir demlikten hiçbiri birbirine benzemeyen bardaklara doldurulan Ingiliz çayını paylaştılar. Molalarda her zaman ihlamur, tarçın gibi sıcak yerli içecekler içilirdi. Bazen de, genelde Istanbul'dan izinden dönenlerin getirdiği çay ve salep gibi biraz daha pahalı içecekler silah arkadaşları arasında ikramlar şeklinde böyle paylaşılırdı. Çaylarını çabuk çabuk, höpürdete höpürdete içtiler. İçerken de birbirleriyle hiç konuşmadılar, hepsi başka başka dünyalara gitmiş gibi dalgınlaşmıştı.
Bembeyaz kesilmiş, ıslaklıktan buruşmuş tabanlarına bakınca su topladıklarını görüp kendi kendine söylendi:
"Benimkiler böyle olursa askerlerinkiler nasıldır kim bilir?"
Ruslar Karadeniz'deki donanmamıza taarruz etmişler. Gerçi bizimkiler onların bir gambotunu batırmışlar. Bir sürü Rus'u esir almışlar. Yani bu şu demek oluyor: Bugün yarın Ruslar huduttan bastırabilir. Hemen cephane ikmalini, yiyecek ve giyecek ihtiyacını tespit edip karargaha verelim. Kürekler, kazmalar dağıtılsın, akşama kadar bütün bölüğü harp teçhizatıyla görelim. Yarından tezi yok daha fazla süngüleşme ve göğüs göğse muharebe eğitimi yaptırmamız gerekecek. Bu kadar acele harp olur mu anlayamadım gitti! Daha seferberliğimiz bile tamamlayamadık. Biz bir baskına uğruyoruz galiba.
Hazırlıklara başladık bile. Mermiler dağitliyor. Ben hareketi öğrenip size haber yollarım! Kumandanım, birliğimiz cepheye intikal ederken malumunuz köylere girecek. Bizim giüzel bir geleneğimiz vardı, yanmuzda biraz para bulundurur, gerektiğinde köylülere verirdik. Ilerlerken geçtiğimiz köylerde bize sunulan sütlerin, şerbetlerin ve diğer ikramların tabii ki tam karşılığı olamaz ama, o fakir insanların gönlü bu şekilde biraz alınmış olurdu. Acaba bölüğe biraz para temin edebilirmiyiz?”