2021 Ocak - Şubat - Mart

Science+Nature Dergisi - Sayı 2

Science+Nature Dergisi

Science+Nature Dergisi - Sayı 2 Posts

You can find Science+Nature Dergisi - Sayı 2 books, Science+Nature Dergisi - Sayı 2 quotes and quotes, Science+Nature Dergisi - Sayı 2 authors, Science+Nature Dergisi - Sayı 2 reviews and reviews on 1000Kitap.
250 syf.
8/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 5 days
Hatalar
Hata yapmak insanın en doğal seçimi. Her zaman günlük hayattan insan ilişkilerinden yola çıkıyor da bunu diyoruz ama bu sefer farklı bir açıdan yaklaşıldı. Bilim insanların yaptığı hata ya da dağınıklıkların farklı keşiflere yol açtığı hikayelerle dolu bir bölüm var. Öğrencilerim de bayıldı bu hikayelere. Mesela penisilinin bulunuşu ya da mikrodalga fırının üretimi... Bir şeyler ararken çok başka şeyler bulunabiliyor. Her birimiz aradığımızdan çok daha güzel şeyler buluruz inşallah. Arayışa devam...
Science+Nature Dergisi - Sayı 2
Science+Nature Dergisi - Sayı 2Science+Nature Dergisi · 20214 okunma
·
Not rated
Dinozorları sevmeyen ya da ilginç bulmayan birine hiç rastlamadım. Masaldan ya da fantastik bir gezegenden fırlamış gibi görünen bu canlıların bir zamanlar Dünyamızda dolaşmış olması gerçekten de inanılmaz. Her ne kadar bizim türümüzün ortaya çıkışından milyonlarca yıl önce soyları tükenmiş olsa da bu inanılmaz canlıların fosilleri sayesindeonlar hakkında önemli bilgiler elde edebiliyoruz. Bilim bu anlamda giderek daha gelişmiş teknikler kullanarak bize dinozorların fiziksel yapıları, hızları hatta çene basınçları hakkında tahminlerde bulunabiliyor... (Editor ' den)
Science+Nature Dergisi - Sayı 2
Science+Nature Dergisi - Sayı 2Science+Nature Dergisi · 20214 okunma
Reklam
DENİZANASININ BEYNİ YOKSA, NASIL HAREKET EDİYOR? Denizanasının insan gibi bir beyne sahip olmadığı doğrudur. Bunun yerine, vücudu boyunca uzanan; ısı, ışık ve dokunma gibi şeyleri algılayan basit bir sinir ağı var. Bu sinirlerin otomatik refleksleri bulunuyor, yani denizanasının düşünmesine gerek kalmadan tepki veriyorlar. Bu tepkiler, elini sıcak bir şeye dokundurduğunda hiç düşünmeden geri çekmene benziyor. Denizanaları çoğunlukla okyanusta sürükleniyor ve karşılaştıkları şeylere tepki veriyor. Bazı türler, hayvanın tehlikeli bir canlıya mı zararsız bir denizanasına mı çarptığını algılayan ve buna göre tepki veren daha karmaşık bir sinir ağına sahip. Beyni olmayan bir hayvan için bu oldukça gelişmiş bir davranış. Avına saldırmak ya da kendini savunmak söz konusu olduğunda, denizanası dokunaçlarındaki iğneli hücreleri kullanıyor. Bu hücreler, bir şeye dokunduklarında otomatik olarak tetikleniyor ve yiyecekleri yakalamalarına yardımcı olan zehir dolu bir zıpkın fırlatıyor. Ancak tüm denizanalarında bu iğneli hücreler bulunmuyor. Bazıları bunun yerine küçük alglerle besleniyor. Bu basit yaşam formu oldukça başarılı. Denizanaları 700 milyon yıldan fazla bir süredir varlığını sürdürüyor ve günümüzde sayıları ve çeşitleri artıyor.
Sayfa 122Kitabı okudu
EN TEHLİKELİ HAYVAN HANGİSİ? Sivrisineklerin kendisi ölümcül değildir, ancak mikroskobik zararlılar taşıyabilirler. Sıtma, Plasmodium adlı küçük bir canlıdan kaynaklanan bir hastalıktır. Belirli bir dişi sivrisinek türü kanımızı içtiğinde, Plasmodium insanlara geçer. Dünya çapında her yıl yüz binlerce ölüme neden olan sıtma, sivrisinekleri en tehlikeli hayvan haline getiriyor.
Sayfa 120Kitabı okudu
FÜTÜROLOJİ Bilim, geleceği görmemizi sağlayabilir mi? Geleceği doğru bir şekilde tahmin edebilmek kulağa fantastik geliyor, ancak fütüroloji (teknolojik gelişmeleri ve çevre trendlerini tahmin etmek) gerçekten var olan bir alan. Fütüroloji, kristal küre veya kahve falından farklı olarak, gelişmeleri tahmin etmek için bilimsel verileri
Sayfa 108Kitabı okudu
GELECEĞİMİZ TEHDİT ALTINDA Dünya gezegeninin tarihi boyunca, beş kitlesel yok oluş yaşandı. Bunlar, türlerin çeşitliliğinin jeolojik açıdan kısa bir süre içinde feci bir şekilde azaldığı dönemler. En ünlüsü 65,5 milyon yıl önce dinozorları öldüren ani şok. Bugün doğa koruyucularının, insanların bir yok oluş krizini tetiklediğini söylemesine neden olacak kadar çok sayıda tür, sonsuza dek yok oluyor. Altıncı kitlesel yok oluş, korkunç bir biyolojik çeşitlilik (farklı yaşam türlerinin çeşitliliği) kaybına neden oluyor. Dünya Vahşi Yaşam Fonu’nun kısa bir süre önce yayınladığı Yaşayan Gezegen Raporu’na göre, Dünya’daki vahşi yaşam nüfusunun yarısından fazlası 1970 ile 2014 yılları arasında ortadan kayboldu. Bu olaylar, kendi geleceğimizi de tehdit ediyor. Sonuçta, içtiğimiz her damla, yediğimiz her lokma, aldığımız her nefes ve yaptığımız her şey için doğaya bağımlıyız. Bazen Dünya felakete doğru yol alıyormuş gibi geliyor ancak bugünkü durum çok kötü değil. Attenborough, felaketi önlemek için hâlâ çok geç olmadığını söylüyor. Gezegenimizdeki Yaşam belgeselinde, bu gezegendeki insan nüfusunun davranışını değiştirebileceğini düşündüğü dört yolu ortaya koyuyor.
Reklam
25 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.