Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Üstün İnsan

Şeceretü'l Kevn

Muhyiddin İbn Arabi

Şeceretü'l Kevn Gönderileri

Şeceretü'l Kevn kitaplarını, Şeceretü'l Kevn sözleri ve alıntılarını, Şeceretü'l Kevn yazarlarını, Şeceretü'l Kevn yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Bilmez misin yâ Muhammed, yalan bendendir ve ilk yalan söyleyen de benim. Her kim yalan söylerse... O benim dostumdur. Her kim yalan yere yemin ederse... O da benim sevgilimdir. Bilmez misin ya Muhammed ben Âdem' e ve Havva'ya yalan yere Allah adına and içtim. -"Muhakkak, ben size nasihat ediyorum." (7/16) Dedim... Bunu yaparım; çünkü yalan yere yemin gönlümün eylencesidir.
Sayfa 159 - şeytanın hikayesi
Şeytanın Tuzağı
İblis, bundan sonra, aldatlığı bir rahibin hikâye- sini anlatmaya geçti. Ve şöyle dedi: - Bilmez misin; yâ Muhammed, Rahip Basisa; tam yetmiş yıl ihlâs ile Allah'a ibadet etti. Bu ibadetleri sonunda, ona öyle bir hâl ihsan edilmişti ki: Her duâ ettiği hasta, duâsı bereketi ile şifâyâp oluyordu. Onun peşine takıldım; hiç bırakmadım... Zina etti. Katil oldu. Sonunda da küfre girdi. Bu o kimsedir ki; Allah-ü Teâlâ aziz kitabında, onu şöyle anlatır: — “..Şeytanın hâli gibidir ki; o insana: — Kâfir ol... Dedi... Vaktâki o kâfir oldu; bu defa ona şöyle dedi: — Ben, senden uzağım... Ben, âlemlerin Rabbi olan Allah'tan korkarım.” (59/16) *
Sayfa 158
Reklam
2
— “Peki, ya sadaka verdikleri zaman hâlin nasıldır?...” — Ha, işte... O zaman hâlim pek yaman olur. Sanki sadaka veren, bir testere alır eline ve beni ikiye böler. Resülüllah (s.a.v.) Efendimiz sebebini sordu: — “Neden öyle testere ile ikiye biçilirsin, ya Ebamürre?..." Bunun üzerine İblis: — Onu da anlatayım... Dedikten sonra anlatmaya başladı: — Çünkü sadakada dört güzellik vardır. Şöyle ki: 1- Allah-ü Teâlâ, sadaka verenin malına bereket ihsan eyler. 2- O, sadaka veren kimseyi halkına sevdirir. 3- Allah-ü Teâlâ, onun verdiği sadakayı, cehennemle arasında bir perde yapar. 4- Allah-ü Teâlâ, belâyı, sıkıntıyı ve ahları ondan defeder.
Sayfa 154 - Şeytanın Hikayesi
1
Resûlüllah (ş.a.v) Efendimiz bu defa mevzuu değiştirdi ve ona başka bir sual soru: - “Peki, ümmetim namaza kalkınca, senin hâlin nice olur?...” - Yâ Muhammed, beni bir sıtma tutar. Titrerim. - Neden böyle olursun; ya lain? - Çünkü bir kul, Allah için secde edince bir derece yükselir. — Peki, oruç tuttukları zaman nasıl olursun ?...” - O zaman da bağlanırım. Taa, onlar iftar edinceye kadar. — “Peki, ya hac yaptıkları zaman nasıl olursun?” — O zaman da, çıldırırım. — “Peki, ya Kur'an okudukları zaman nasıl olursun?...” — O zaman da, eririm. Tıpkı ateşten eriyen bir kurşun gibi eririm.   
Sayfa 153 - Şeytanın Hikayesi
Resûlüllah (s.a.v.) Efendimiz sordu; şeytan anlattı. - "Sonra Kimi sevmezsin?" -Kendisini sabırlı bildiğim, şüpheli işlerden sakınan âlimi.... - “Sonra?... - Temizlik işinde... Yıkadığı yerleri üç defa yıkamaya devam eden kimseyi. “Sonra?..." - Sabırlık olan bir fakiri ki; ihtiyacını hiç kimseye anlatmaz. Hâlinden şikâyet
Sayfa 152 - Şeytanın Hikayesi
Daha sonra, şu hitap geldi: - Yâ Muhammed, hâlkımı ben yarattım... Onları zâtıma davet ettim. Ama onlar, hakkımda, ihtilâfa düştüler. Her bi- ri, bir başka iddiada bulundu. Bir cemaat, Üzeyr'i oğlum yaptı... Ve beni cimri, eli bağlı vasfetli: Ki bunlar: Yahudiler idi. Bir başka cemaat ise, İsâ'yı bana oğul
Sayfa 144
Reklam
"Bilgin dışında olan şeylerin peşine takılma... Çünkü, kulak, göz, kalb... Bunların hepsi sorumludur..." (17/36)
Sayfa 134
- Ya Muhammed, irade-i ilahiyenin muradı, bizzat sensin... İlahi arzunun maksudi zâtındır. Herşey sen için bir muraddır.. Sen ise, onun için bir muradsın... Kâinatta arzulanan tek varlıksın.. Sen, mahabbet köşesinin saf kadehisin.. Sen, bu kâinat sedefinin paha biçilmez incisisin. Sen, bu kâinat ağacının meyvesisin.. Sen, marifet âleminin güneşisin.. Sen, letâif âleminin mehtabısın.. Bu kâinatta serilen sergiler, senin yüce mahallin için serildi.. Ve.. Bu cemal sofrası, senin vaslın için hazırlandı.. Eğer uzanan bir mahabbet kadehi varsa.. Bu senin içmen içindir.. Artık zamanı geldi.. Kalk gidelim.. Yemekler, sana ikram için önünde sofralar hâlinde uzadı.. Mele-i âlâ sakinleri senin kudümünü beklerler. Geleceğini birbirlerine müjdelerler..
Sayfa 115
Sonra.. Allah-ü Teâlâ, sende ölüme ve dirilmeye delalet eden şeyleri de yarattı.. Aynı şekilde; kabir azabına ve nimetine delalet eden şeyi de yarattı.. Bütün bunlara delalet eden: Uykudur.. Uyuyan kimse, kötü bir düş görürse.. Sıkılır.. Azap görür.. Kaldı ki, uyuyan kimse; dıştan bakılınca. Ölüye de benzer.. Duygularını o an için kaybeder.. Duyamaz, göremez ve bir şeyi idrak edemez..
Sayfa 79
— “Sen onlar arasında bulundukça; Allah onlara azab etmeyecektir..” (8/33) Sâbikün, yâni ilkler ve tam yakınlar dalının meyvesi ise, şu âyet-i kerime ile beyan buyrulur: “Muhammed, Allah'ın Resülüdür. Kendisi ile beraber olanlar, küffara karşı şiddetli; fakat kendi aralarında merhametlidir..” (48/29)
Sayfa 60
Reklam
-- " De ki ; bize ancak Allah'ın yazdığı isabet eder..." ( 9/51) Herşey bir nasip meselesidir ve bu nasip de: -- KÜN ( OL)... Kelimesinin sırrında saklıdır. O dairenin noktası etrafında döner... Ve o kelime tohumunun aslına bağlı ve sebatı onun üzerinedir...
Sayfa 27
“Zatına mir’at edindin zatımı Bile yazdın adın ile adımı”
* (Zatına ayna edindin zatımı Birlikte yazdın adın ile adımı)
Resûlullah ﷺ Efendimiz, iblise kısa kısa bazı sorular sordu. O da bunlara cevap verdi: - Ya laîn, senin oturma arkadaşın kim? - Faiz yiyen. - Dostun kim? - Zina eden. - Yatak arkadaşın kim? - Sarhoş. - Misafirin kim? - Hırsız. - Elçin kim? - Sihirbazlar. - Sevgilin kim? - Cuma namazını bırakanlar.
Sayfa 121 - Bahar YayınlarıKitabı okudu
Resûlullah ﷺ Efendimiz sordu: - Peki, ümmetim namaza kalkınca, senin halin nice olur?.. Şeytan anlattı: - Ya Muhammed, beni bir sıtma tutar. Titrerim. - Neden öyle olursun; ya laîn? - Çünkü bir kul, Allah için secde edince bir derece yükselir. - Peki, ya oruç tuttukları zaman nasıl olursun? - O zaman da bağlanırım. Taa, onlar iftar edinceye kadar. - Peki, ya hac yaptıkları zaman nasıl olursun? - O zaman da, çıldırırım. - Peki, ya Kur'an okudukları zaman nasıl olursun? - O zaman da, eririm. Tıpkı ateşte eriyen kurşun gibi eririm. - Peki, ya sadaka verdikleri zaman halin nasıldır? - Ha, işte... O zaman halim pek yaman olur. Sanki sadaka veren, bir testere alır eline ve beni ikiye böler.
Sayfa 113 - Bahar YayınlarıKitabı okudu
288 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.