" Hüzün denilen şey tıpkı siyah, dalgalı saçlarının arasına nasılsa yerleşivermiş beyaz bir saç teline benziyordu. Hüzün, kopardıkça çoğalıyor çoğaldıkça arsızlaşıyordu. "
Ne zaman Şafak'ın bir kitabını okusam karakterleri çok benimserim. Bittiğinde hayatımdan geçip gitmiş insanlar gibi bi hüzün bırakır bende. Özellikle kadın karakterler ve onların iç monologlarını çok sahici bulurum. Sanki yanımdaymış, az önce sohbet etmişiz gibi...
On yedinci yüzyıl İspanya ve Osmanlı topraklarında geçer roman. Kitapta özellikle verilen ve sık sık tekrar edilen "Fortuna Sokağı" sakinlerinin hayatı anlatılır. Yahudi bir ailenin sonradan din değiştirip Hristayan olmasıyla başlar hikayemiz. İnançlarını gizlice yaşamaya başlayan aileyi Engizisyon Mahkemesi elbet bırakmaz.
Yahudi ailenin hayatının yanı sıra İspanya ve İstanbul'daki sosyal, siyasal olaylar da anlatılır. Hem tarihi hem de psikolojik olayların çok güzel harmanlandığını görürüz romanda.
Postmodern romanları okurken ayrı bi tat aldığım pastiş, iç monolog ve kolaj tekniklerini başarıyla uygulamış yazar.
Kitabı çok beğendim, tavsiye ederim.