You can find Sekülerleşme Teorisi books, Sekülerleşme Teorisi quotes and quotes, Sekülerleşme Teorisi authors, Sekülerleşme Teorisi reviews and reviews on 1000Kitap.
Bu dünyaya ait olsalar da, dinimsi özellik kazanmış, yani kutsallaştırılmış yapılar da bireylerin inançlarını, gündelik pratiklerini ve tutumlarını etkileyebilmektedir. Bu sebeple, bireylerin dindar olmadıklarını ifade etmeleri ya da kurumsal dinlere bağlı olmamaları onları fiilen seküler hale getirmemektedir. (...) Örneğin fallara ve burçlara inanan ya da dünyevi bir lidere kutsallık atfeden kişinin, tanrı inancı olmasa dahi (ateist), kendisini seküler olarak adlandırması çok mümkün değildir.
Volkan hocanın muazzam bir eseri. Sekülerleşme nedir? Laiklik ve Sekülerleşme arasındaki fark nedir? Sekülerleşme ne değildir gibi soruları gaayet güzel ve bilimsel temeller içerisinde anlatıyor. Türkiye neden sekülerleşiyor? Sekülerleşmenin temelinde neler var, hangi dinamikler nasıl değişiyor ve toplumu değiştiriyoru çok güzel deliller ile anlatıyor. Sosyolojik bir eser olmasının yanı sıra okuduklarınızın aslında çevrenizde yaşanıyor olmasını gözlemleyebilmeniz ayrı bir keyif sağlıyor. Din konusuna derin merkı olan dostlarıma Sekülerleşme Teorisi ve Fromm'un Psikianaliz ve Din kitaplarını şiddetle tavsiye ediyorum.
Kitap sekülerleşmenin ne olduğunu ve ne olmadığını örneklerle somutlaştırarak hem sekülerlik kavramının yanlış kullanımının önüne geçmeye çalışıyor hem de toplum nezdinde sekülerleşmenin doğru algılanmasını sağlamaya çalışıyor. Bunu yaparken tarafsızlığını koruyarak, sosyolojik tespitlerini mutlaka istatistiki verilere dayandırıyor. Sekülerleşmenin tanımına sık sık yer verilmesi tekrara düşülmesine sebep olsada bu durumun bilinçli olarak yapıldığını, yazarın yanlış anlaşılmaya mahal vermek istemediğini düşünüyorum. Kitaptaki önermeleri okuduğumuzda kafamızda oluşabilecek soruların cevaplanmış olması da oldukça önemli bir nokta.
Toplumu nasıl okumamız gerektiğine dair ipuçları veren ayrıca toplumun büyük bir çoğunluğunda var olan (sosyoloji alanında akademik çalışmalar yapan bazı akademisyenler dahil) Türkiye’nin sekülerleşmediği aksine muhafazakarlaştığı iddası yine istatistiki verilerle yanlışlanmakta.
Dolayısıyla kesinlikle okunmaya değer bir eser.
Bireyler de toplumlar da, zor zamanlarında doğaüstü güçlere daha çok sığınmaya, yaşam koşulları iyileştikçe doğaüstü güçleri daha az hatırlamaya meyillidir.
Sekülerleşmenin 3 önemli sebebi;
1.Bilimsel gelişmeler
2.Endüstriyel Kapitalizm
3.Kentleşme
Kırsalda daha sık ‘Kimlerdensin ‘ sorusuyla karşılaşırız. zira kişinin güvenilir olup olmadığı , aynı camiaya ait olunup olunmadığı bilinecek ona göre sınırlar belirlenecek . Onun yerine hangi mesleğe sahip olduğun , tahsil durumu ve tuttuğu takım
Gerçekten güzel bir kitap. Akademisyen yazar, sekülerleşmenin tanımını yaparak, sekülerizmin Avrupa ve Amerika'daki kısa tarihini ve bu kavramın geçirdiği dönüşümleri anlatıyor. Daha sonra, sekülerizmin; sosyal, siyasal, ekonomik, bilimsel boyutlarını ve zaman-mekân-algı ilişkilerini tek tek anlatıyor. Bunun yanında, sekülerizm ile laiklik/modernleşme/dindarlık gibi kavramlar arasındaki farkları da anlatıyor. Ve son olarak, Türkiye'de sekülerizmin pratiklerini inceliyor. Bu kitabın ana tezi, anladığım kadarıyla, Türkiye'nin sekülerleştiği yönündedir. Bu kitabın okunmasını elzem görüyorum. Çünkü gündelik hayatta, akademide, siyaset arenasında bir kavram kargaşası var. Kavram kargaşasını bitirmenin yolu bu kitabı okumaktır. Puan olarak, 9/10 veriyorum. Siyaset-bilimciler ve sosyologlar başta olmak üzere, sekülarizm kavramına merak eden herkesin kesinlikle okumasını tavsiye ederim.
Günümüzde din-bilim arasındaki çatışma tezi, Avrupa tarihinin
Aydınlanma dönemine özgüdür...Öncelikle ifade edilmeli ki, din ve Katolik Kilisesi aynı şeyler değildir ve kavram olarak birbirlerinin yerlerine kullanılmamalıdırlar (Erit, 2018: 161)
Böylece 18. yüzyıl Aydınlanma filozoflarının savundukları
mekanik dünya görüşü bilimsel gelişmeler hayata nüfuz ettikçe yaygınlık kazanmaya başladı. Dünya, kendi kendine çalışan, dışarıdan bir etkiye ihtiyacı olmayan bir saat konumuna, yaratıcı da onu yarattıktan sonra işleyişe karışmayan "kayıtsız” bir saatçiye dönüştü (Özben, 2015: 219). Yaratıcının dünyayı yarattığı ama ardından emekli olduğu üzerine kurulu olan bu fikir, doğa olaylarının mucizeye yer vermeden açıklanması ve makineleşmenin getirdiği bir sonuç idi (Perry vd., 1989: 385; aktaran Erit, 2018: 138-139).