‘’Pekala tentürdiyotlayacağım.’’
Çimenlerin üstünde üç metre uzakta duran siyah çantasını aldı,açtı,içinden bir şişe tentürdiyotla biraz pamuk çıkardı. Ağacın gövdesine gitti, eğildi ve kesiğe pansuman yapmaya başladı. Tek gözüyle de baltası elinde kımıldamadan durmuş, onu izleyen Klausner’i kolluyordu.
‘’ iyice içine girsin.’’
‘’ Evet,’’ dedi doktor.
‘’ şimdi öbürünü de yapın, tam onun üstünde olana!’’
Doktor söyleneni yaptı.
‘’ işte,’’ dedi, ‘’ oldu.’’
Doğruldu ve işini son derece ciddi bir tavırla tamamladı.
‘’Bu iyi gelir.’’
Klausner yaklaştı, Üzüntü ile iki yarığı inceledi.
‘’Evet, bu iyi gelecek.’’
Bir adım geriledi.
‘’ yarın yine gelip, bakar mısınız?’’
‘’A, evet,’’ dedi doktor, ‘’ elbette’’
‘’Biraz biraz daha tentürdiyot sürer misiniz?’’
‘’Gerekirse evet.’’
‘’ Teşekkür ederim doktor.’’
Başını yine salladı, baltayı bıraktı ve gülümseyiverdi, yabansı, heyecanlı bir gülümseyişti .
Doktor çabucak ona yaklaştı, usulca kolundan tuttu.
‘’ Gelin, artık gitmeliyiz.’’
Bir anda ikisi de yürüyerek uzaklaşmaya başladılar, sessizce, azıcık da aceleyle parkı geçtiler, yolu da geçip eve girdiler.