Bir işi istemiyorsan görüşmede büyük ihtimalle başarılı olursun. Yalan söylemede de böyledir. İnsanlar daima, karşılarındakini söylediklerinin doğru olduğuna inandırmaya çalışmak hatasını yaparlar; ama bunun yolu bu değildir. Inanıp inanmamaları hiç umurunda olmamalı; o zaman inanırlar.
Belki de bir Kurtarıcı var, diye düşündü Simon. O belki de bir okaliptüs bulutu halinde gelecek, bizim bütün geçitlerimizi açarak, içimizde Ruh'un büyük rüzgarıyla eserek.
Aşırı bir vurgulamayla konuşuyor. İlk olarak dikkatimi çeken şey bu aşırı vurgulama; ama sonrasında hemen, belki de herkesten duyduğum her şeyin böyle aşırı bir vurgulamaya maruz kaldığı geliyor aklıma.
Yılın, mevsimin hızla değiştiği, dünyanın bizim yaptığımız şeylere rağmen döndüğünün -ve bizim yaptıklarımız sayesinde dönmediğinin- farkına vardığımız bir bölümüdür bu. Ama yine de, hiçbir şeyin değişmediği bu altı haftalık periyot vardı.