Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Sesler Gönderileri

Sesler kitaplarını, Sesler sözleri ve alıntılarını, Sesler yazarlarını, Sesler yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Ne diye bakıyorsun tülün ardından bana? Sana seslenmedim, tülün ardından bana bakmanı istemedim. Ne diye saklıyor tül, senin yüzünü benden? Neden tülün ardındaki yüzünü göremiyorum? Bakma tülün ardından bana! Seslenmedim sana. İstemedim seni. Göz· kapaklarım kapalı, görüyorum yine de bana baktığını, tülün ardından baktığını. Tülü kenara çekeceğim ve yüzünü göreceğim - ve sen benim yüzümü göremeyeceksin. Neden kenara çekemiyorum tülü? Ne diye saklıyor tül, senin yüzünü benden?
Sayfa 75
Bilmek isterdim, bu neden böyle ve başka türlü değil. Başka olabilirdi, bambaşka olabilirdi. Yassı yeşil tepeler arasından kuzgun- karası bir ata binmiş bir kadın geçip gidiyor. Tepelerin sonunu göremiyorum. Kadın kırmızılar giyinmiş, yüzünü kanarya-sarısı bir peçe örtüyor. Acımasızca kırbaçlıyor kadın atı. Ama daha hızlı koşamaz at. Zaten dörtnala gidiyor ve bembeyaz sıcak köpükler soluyarak beyaza kesiyor. Kadın dik oturuyor atın sırtında ve vazgeçmiyor, kara atı kamçılıyor, kamçılıyor. Sizce de kara at ölebilseydi daha iyi olmaz mıydı? İyice beyaza kesmiş sıcak beyaz köpüklerden! Ölemiyor ama. Yok, hayır! Ölemez. Nasıl da bambaşka olabilirdi her şey, bambaşka ...
Sayfa 55
Reklam
Ümitsizce asılı duruyor havada gürültüler, kesif hamura saplı bir kaşık gibi. Çimenlere yapışıyor adımlar. Ve otlar sivri uçlarıyla delmeye çalışıyorlar görünmez olanı. Başının üzerine kaldır baltayı ve vur! Kır! Kelimelerin ulaşmıyor bana. Çalılardaki yaş paçavralar gibi asılı duruyorlar.
Sayfa 31
Keyifle geviş getiren iriyarı güçlü yaratık bir anda birbiri ardına kafatasına inen kof sesli tokmak darbeleriyle kendini kaybediyor. Gömülüyor yere. Bedende açılan bir yarıktan salınıyor kan. Oluk oluk yoğun, yapışkan, kokulu kan akıyor, sonu gelmeyecekmiş gibi akıyor.
Sayfa 21
Bölünmüştüm ikiye. İki elimle tutup bitiştirdim iki ucu. Bir şeyler çoğaldı çepeçevre. Pek yakında, etrafımda. Görülecek birşey yoktu ama. Düşündüm, hiçbirşey yoktu ortada. Yine de ilerleyemedim. Peynir fanusundaki bir sinek gibiydim. Bir başka deyişle, hem görünmez, hem üstesinden gelinemez. Boşluk hatta. Tek bir ağaç duruyor karşımda, daha doğrusu bir ağaççık. Yaprakları yeşil, bakır pası gibi. Demir gibi yoğun ve o denli sert. Kan kırmızı elmalar sarkıyor dallardan. Hepsi o kadar.
Sayfa 15
Binalar boy attı yükseklere doğru, daralarak. Hepsi sağdaki bir noktaya meyletti, belki de sabahın olduğu yöne. Sabaha duyulan özlem gibiydi belirginleşen. Ve daha parlak, daha soğuk, daha zehirli bir yeşile kesti gökyüzü, evler, kaldırımlar ve kaldırımda yürüyen insanlar. Dur durak bilmeden, kesintisizce, yavaş yavaş ve daima ileri bakarak yürüdü herkes. Ve hep birbaşlarına.
Sayfa 10
Reklam
Ve tek bir ses çınladı tüm bu sessizlikte: nal sesleri. Anlaşıldı bomboş sokaklarda beyaz bir atın tek başına gezindiği. Bu ses uzun süre devam etti, çok, çok uzun süre. Bu yüzden kimse bilemedi, sesin tam olarak ne zaman sustuğunu. Sessizlik ne zaman başlar, kim bilebilir?
Sayfa 10
Ve ne fena, senin bulanıklığı göremiyor olman: oysa bulanıklığın orta yerinde, neyse aradığın . Burası, her şeyin başladığı yer...
Sayfa 8
Parmaklarını daldır kaynayan suya Haşla parmaklarını. Ko, acıyı terennüm etsin parmakların.
Sayfa 64
Reklam
Alkışını tuttun. Ama başını sevincine doğru eğme, o yana meyletme. Sakın, sakın.
Sayfa 49
Beni sık sık yanıltmak istemiştir ve itiraf ediyorum: başarmıştır da - yanıltmayı. Ve belki de fazla sıkça.
Sayfa 39
Kelimelerin ulaşmıyor bana. Çalılardaki yaş paçavralar gibi asılı duruyorlar.
Sayfa 31
Ümitsizce asılı duruyor havada gürültüler, kesif hamura saplı bir kaşık gibi.
Sayfa 31
27 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.