1950-1960'lı yılların ankarası. Sanat, edebiyat, toplum, aşk, arkadaşlık konularının zengin bir çevrede özgürce konuşulduğu yıllar.Adeta bir edebiyat harikaları diyarı. Atilla ilhanlardan tutun adalet ağaoğluna kadar oldukça başarılı yazarlarla dolu bir çevrede başına buyruk,sivri dilli, feminist bir kadın olan sevgi soysalı görüyoruz, adeta onunla sohbet ediyoruz. Genelde biyografi kitaplarında olan sıkıcı hava bu kitapta neredeyse hiç yok. Erdal doğan'ın müthiş gözlem gücü ve sevgi soysala dair edindiği, kendisi tarafından yazılan duygu dolu, umut dolu, hayat dolu mektupları kitapta yazarla bir olma şansı veriyor okuyucuya. Sevgi soysal'ın kitaplarını okumadan hayatını okumak kitaplarındaki vermek istediği o anlam ve duyguyu anlamak açısından çok önemli. Ki kendisi çoğu edebiyat çevrelerince ve okuyanlar tarafından gereğince anlaşılamadığı söylenen bir yazardır. Çok keyifle hatta son satırlarda göz yaşlarıyla çevirdim sayfaları.
Yaşamı olduğu kadar ölümüde böyle güzel karşılamak, böyle sahiplenmek gerçekten hayranlık duyulası.
"Ölmek bir sonuçtur, başlangıç değil". diyerek kabullenmenin özgürlüğünüde sırtlanarak veda etmiştir kalabalıklar içinde yalnız hayatına. Eserleri ise bizlerin raflarında, ruhunda,başlangıçlarında güzel bir rehber olur. Keza yalnızlığa eş bir yalnızlık kolay rastlanır birşey değildir.