Çocuğa karşı dürüst olmak, sorularını samimiyetle cevaplandırmak ve bunun sağladığı içsel bağımsızlık, zihnin gelişimi üzerinde derin ve olumlu bir etki yapar.
Okul, çocuğun karmaşalarına yönelik cesaret kırıcı saldırılarla kendi gücünü boşa sarf etmediği zaman çocuğun gelişimi için anlamlı olan verimli bir işi başarabilecektir.
Tahakküm etme ve yakınma, aşırı talepte bulunmaya yol açar, arkadaşlığı bozar. Aslında aşırı güçlü heyecanların tamamı arkadaşlığı zayıflatır. Bu durum ne zaman gerçekleşse, psikanalitik inceleme sonucunda, önceki doyurulmamış arzuların, şikayetlerin, açgözlülüğün veya kıskançlığın gün yüzüne çıktığı görülür. Duygunun gücünü tamamen dışlamayan, heyecansal açıdan dengeli bir ortam arkadaşlıkta başarının temelidir.
Eger beklentimiz çoksa, meselâ arkadaşımızın önceki yoksunluklarımızı gidermesini bekliyorsak, arkadaşlığımızın başarılı olması pek mümkün olmayacaktır. Böyle aşırı taleplerin büyük bir kısmı bilinçdışıdır ve bu yüzden akılcı bir yolla üstesinden gelinemez.
Sevilen kişinin kaybedileceği şeklindeki bilinçdışı korku aşırı bağımlılığa yol açar. Bu tür korkular yüzünden artan açgözlülük, böyle bir tutuma özgü bir öğedir ve kişinin bağımlı olduğu insandan olabildiğince çok yararlanmasıyla ifade edilir. Aşırı bağımlılık davranışının başka bir öğesi de sorumluluktan kaçmaktır: Kişinin kendi hareketlerinden, hatta bazen düşünce ve fikirlerinden öteki sorumlu tutulur. Aşırı bağımlı insanlar suçluluk duygusuna ve çeşitli korkulara karşı destek olacak sevgiye çok ihtiyaç duyarlar.