Sevr Antlaşması Tam Metin
İbrahim Sadi ÖztürkSözler ve Alıntılar
Sevr Antlaşması
Madde 178- Boğazlar'ın özgürlüğünü güvence altına almak üzere, Bağıtlı Yüksek Taraflar, aşağıdaki hükümleri kararlaştırmışlardır:
1. İşbu antlaşmanın yürürlüğe girişinden başlayarak üç aylık bir süre içinde, aşağıdaki 179. maddede belirtildiği gibi sınırlandırılan ve Marmara Denizi kıyıları ile adalarını ve Boğazlar'ın kıyılarını içine
Sayfa 112 - Fark YayınlarıKitabı okudu
Egemen işgalci güçlere boyun eğmenin politik dili; egemen gücün zihniyetiyle benzeşir, örtüşür. "Zayıf bir mevcudiyet, mahva tercih edilmeye değer" sözünün siyasi anlamı budur. Onların politik dilini ve stratejik amaçlarını anlayan politik tutumda ise çelişkileri dile getirme, sorgulama, direniş ve bir milleti temsil etmenin getirdiği sorumluluk ve haysiyet vardır. "Bir karış bağımsız toprak kalsa bile, bağımsızlık mücadelesi verilecektir" sözü ise haysiyetli politik dilin göstergesidir.
Sayfa 276 - Fark YayınlarıKitabı okudu
Sevr Antlaşması
Madde 181- İşbu antlaşmanın yürürlüğe girişinden başlayarak, 30 Ekim 1918 Mütarekesi uyarınca Osmanlı limanlarında gözaltına alınmış bulunan tüm savaş gemilerinin başlıca Müttefik Devletlere kesin olarak teslim edilmiş sayıldıkları bildirilir. Bununla birlikte, Türkiye, balıkçılık ve polis hizmeti için kıyılar boyunca,
7 ganbot,
6
Sayfa 117 - Fark YayınlarıKitabı okudu
Sevr Antlaşması
Madde 136- İşbu antlaşmanın yürürlüğe girişini izleyen üç ay içinde, Britanya İmparatorluğu, Fransa, İtalya ve Japonya Hükümetlerinin her birince atanacak dört üyeden oluşan ve her biri bu amaçla birer uzman göstermeye çağrılacak, müttefik ve yansız öteki Kapitülasyoncu Devletlerin teknik uzmanlarının da yardımıyla, Türkiye'de bugünkü adalet
Sayfa 89 - Fark YayınlarıKitabı okudu
Eğer M.Kemal Atatürk'ün öncülüğünde yürütülen Kurtuluş Savaşı başarı ile sonuçlanıp 24 Temmuz 1923 tarihinde Lozan'da imzalanan antlaşma gerçekleşmeseydi, Sevr'in acımasız hükümleri aynen uygulanacak, Türkler Anadolu'nun ortasında birkaç ilin topraklarında ve Avrupa devletlerinin ya da Amerika'nın himayesinde küçük bir kukla devlet olarak yaşamaya mahkûm edilecek, camiler kiliseye çevrilip ezan yerine çan sesleri duyulacaktı! Avrupanın amacı buydu. Viyana kapılarına kadar dayanan ve tüm Avrupa'yı siyasal egemenliği altına alan Türk soyunu geri çevirmek ve tekrar Asya'ya sürmek! Haçlı seferleri, Balkan ve Çanakkale savaşları ve en son İstanbul ve diğer bölgelerin işgali, Yunan ordusunun İzmir'e çıkarılışı hep bu amaca yöneliktir. Bu, bir anlamda dinler, ırklar ve medeniyetler savaşı ve bir öç almaydı!
Sayfa 14 - Fark YayınlarıKitabı okudu
10 Kasım 1938'den sonra takip edilen ve uygulanan politikalar sonucunda, Türkiye Devleti'nin; iç iradesi ve dış ticareti, Avrupa Birliği. Dış siyaseti Amerika Birleşik Devletleri, ekonomisi ve maliyesi Uluslararası Para Fonu (IMF) ve Dünya Bankası. İç hukuku Avrupa Birliği Insan Hakları Mahkemesi ve Tahkim Yasası. Dış güvenliği NATO tarafından yönlendirilir ve yönetilir bir hale gelmiştir. Küresel düzene uyma, özelleştirme adı altında da cumhuriyetin mal birikimi olan Kamu İktisadi Teşekkülleri'nin yabancılara satılması, hatta özel sektör gelişsin diye, devlet tarafindan verilen kredi ve teşvikle kurulan özel sektör kuruluşları, özel sektörün elinde olan yazılı ve görsel basın dahi yabancılara satılmaktadır. İşte bu durum Türk milletinin Sevr Antlaşması'nı hatırlamasına yardımcı olmuştur. Türk milleti, geçmişte Sevr Antlaşması'ndan nasıl kurtulmuş ise, günümüzün Sevr Antlaşması maddelerine benzeyen uygulamalarından da aynı şekilde kurtulacaktır.
Sayfa 293 - Fark YayınlarıKitabı okudu
Sevr Antlaşması
Madde 287- 1 Ağustos 1914 tarihinde Osmanlı egemenliği altındaki bir toprakta, savaş sırasında Osmanlı uyrukluğunda bulunmayan Müttefik Devletler uyruklarının ya da onların denetimi altındaki ortaklıkların malları, hakları ve çıkarları, Osmanlı Hükümetince ya da Osmanlı makamlarınca, ya da onların adına Kapitülasyonlar gereğince uygulanabilecek
Sayfa 178 - Fark YayınlarıKitabı okudu