"Herkesin karşılaştığı denemelerden başka denemelerle karşılaşmadınız.
Tanrı güvenilirdir, gücünüzü aşan biçimde denenmenize izin vermez.
Dayanabilmeniz için denemeyle birlikte çıkış yolunu da sağlayacaktır."
(1. Korintliler 10:13)
“Herhangi bir çıkış yolu,” değil, “çıkış yolu” dediğine dikkat edin. Tanrı, ne kadar büyük veya küçük olursa olsun, karşılaşacağımız her karşıt durumu zaten görmektedir ve ondan kurtarmak için planladığı bir çıkış yol vardır. Ayrıca daha da heyecan verici olan şey, söz dinleyip gücenmeden özgür kaldığımız sürece, Tanrı’nın planını durduracakmış gibi görünen şeyin aslında o planı yerine getirmek için gerekli yol olduğunu göreceğiz.
Öyleyse şunu hatırlayın: Gücenmemekle Tanrı’ya bağımlı kalın;
şeytana karşı direnin ve sizden kaçacaktır.
"Bunun için Tanrı'ya bağımlı olun. İblis'e karşı direnin, sizden kaçacaktır."
(Yakup 4:7)
Gücenmemekle şeytana karşı direniriz. Rüya veya vizyon büyük olasılıkla gerçekleşeceğini düşündüğünüzden farklı bir biçimde gerçekleşecektir, ama O’nun Sözü ve vaadi asla başarısızlığa uğramayacaktır. Onların gerçekleşmesini yalnızca söz dinlememekle riske sokarız.
"Gücenmiş kardeş surlu kentten daha zor elde edilir.
Çekişme sürgülü kale kapısı gibidir."
(Süleyman'ın Özdeyişleri 18:19)
Gücenmiş bir kardeş veya kız kardeşi kazanmak, surlarla çevrili
bir kenti kazanmaktan daha zordur. Güçlü kentleri çevreleyen surlar
vardı. Bu surlar kentin korunmasını güvence altına alır ve kent
"İnsanı günaha düşüren tuzakların olması kaçınılmazdır."
(Luka 17:1)
Düşmanın en öldürücü ve en aldatıcı tuzaklarından birini
gözlemlemekteyim. Bu, sayılamayacak kadar çok sayıda Hıristiyan’ı
hapsetmekte, ilişkileri parçalamakta ve var olan ayrışmayı daha da
derinleştirmekte. Sözünü ettiğim bu tuzak, gücenmedir.
Birçok kişi
Kitabın adının biraz talihsiz olduğunu düşünüyorum. Adının uyandırdığı garip hissin aksine teşvik edici ve okuyanı Tanrı’nın sözü doğrultusunda değişmeye zorlayan harika bir kitap.
Mümkünse, elinizden geldiğince herkesle barış içinde yaşayın.
— ROMALILAR 12: 18
“Mümkünse” diyor, çünkü bazen bizimle barış yapmayı
reddedecek kişiler olacaktır. Ya da barışmak için öne sürdükleri
koşulların Rab’le olan ilişkimizde ödün vermemize yol açacağı
kişiler olacaktır. Her iki durumda da ilişkiyi yeniden kurmak
mümkün değildir. Tanrı’nın “elinizden geldiğince” dediğine dikkat edin. Gerçeğe bağlı kaldığımız sürece, karşımızdaki kişiyle barışmak amacıyla elimizden gelenin en iyisini yapmalıyız. Biz genellikle çok geçmeden kurduğumuz ilişkilerden vazgeçeriz.
Kutsal Ruh’a yüreğinizdeki herhangi bir bağışlamama veya acılığı ortaya çıkarmasına izin vermekten sakınmayın. Ne kadar çok onu saklarsanız, o kadar çok güçlenecek ve yüreğiniz de o kadar çok sertleşecektir. şefkatli bir yüreğe sahip olmaya devam edin. Nasıl mı?
Her kötü niyetle birlikte her türlü kin, öfke, kızgınlık, bağrışma ve
iftira sizden uzak olsun. Birbirinize karşı iyi yürekli, şefkatli olun.
Tanrı sizi Mesih'te bağışladığı gibi, siz de birbirinizi bağışlayın.
— EFESLİLER 4:31-32
Sevgili kardeşler, kimseden öç almayın; bunu Tanrı'nın
gazabına bırakın. Çünkü şöyle yazılmıştır: “Rab diyor ki,
‘Öç benimdir, ben karşılık vereceğim.’”
— ROMALILAR 12:19
Tanrı’nın çocukları olarak kendi öcümüzü kendimiz almamız,
bize yaraşan doğru bir davranış tarzı değildir. Ama bağışlamayı
reddettiğimiz zaman, tam olarak peşinde olduğumuz şey budur, yani
öç almaktır. Öç almayı arzular, arar, planlar ve gerçekleştiririz. Borç
tümüyle ödeninceye dek bağışlamayız ve kabul edilebilir tazminatın
ne olduğuna yalnızca biz karar veririz. Bize yapılan yanlış bir
hareketi kendimiz düzeltmeye kalktığımızda, kendimizi yargıç
konumuna koyarız. Ama biliyoruz ki:
Oysa tek Yasa koyucu, tek Yargıç vardır; kurtarmaya da
mahvetmeye de gücü yeten O’dur. Ya komşusunu
yargılayan sen, kim oluyorsun? Kardeşler, yargılanmamak
için birbirinize karşı homurdanmayın. İşte, Yargıç kapının
önünde duruyor!
— YAKUP 4:12; 5:9
insanlar bağışlamazlığı neden içlerinde barındırdıklarına ilişkin mazeretler
ileri sürerler. Bağışlamazlığı eş cinsellik, zina, hırsızlık ve sarhoşluktan daha az günahmış gibi değerlendirirler. Ama bunu yapanlar, tıpkı diğer günahları işleyenler gibi Tanrı’nın Egemenliğini miras almayacaklardır.
Bazıları bunun çok sert bir mesaj olduğunu düşünebilir, ama ben bunu ağır bir yargı içeren bir mesaj olarak görmekten çok, bir merhamet ve uyarı mesajı olarak görüyorum. Kutsal Ruh tarafından şimdi günahlı olduğunuza ilişkin ikna olup gerçek bir tövbe ve bağışlamayı mı yaşamak istersiniz, yoksa bağışlamayı reddedip artık tövbe etme imkânı bile kalmamışken Efendi’den “Uzak dur benden,” demeyi mi?