Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Koşu Bittikten Sonra da Koşan Atlı

Sezai Karakoç

Abdulvehap Ballı

Sezai Karakoç Gönderileri

Sezai Karakoç kitaplarını, Sezai Karakoç sözleri ve alıntılarını, Sezai Karakoç yazarlarını, Sezai Karakoç yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Sezai Karakoç'un şiire başladığı yıllar, Birinci Yenicilerin yani Orhan Veli şiirinin etkisinin yoğunlukla hissedildiği yıllardır. Birinci Yenicilerin eski şiire dair küçümseyici tavrı ve şiire yeni bir soluk getirme çabasında olanlara yönelik müstehzi bakışı, yeni bir şiir anlayışının oluşmasının önündeki en büyük handikaptır. Peki, nedir bu anlayışın temelinde yatan? "Psikolojik yaklaşımla irdelersek, ilkel bir karşı koyma. Daha önce ortaya konmuş ve en yüksek düzeyine ulaşmış şiir verimlerini silkip atmak, hiçe saymak. O ne yapmışsa tersini yapmak: sevgili yerine vesikalı yâri getirmek, ruhun acıları yerine ayaktaki nasırın acısını söylemek, yüreğin ve kafanın erdemlerini alaya almak. Üstelik bütün bunları ne için, ne adına yaptığını bilmemek.
Sayfa 101 - Çıra, 2018
Karakoç, "Som Mermer" adlı yazısında Necip Fazıl'ın klasik tariflere uyan şair, düşünce adamı, gazeteci ya da politikacı tanımlarından hiçbirine uymadığını ifade eder: "Üstat Necip Fazıl; eseri, sözleri, davranışları ve jestiyle bir bütün olarak düşünülmesi gerekli bir şahsiyetti. Necip Fazıl'ın şairliğini düşünürlüğünden, düşünürlüğünü gazeteciliğinden, gazeteciliğini yaşantısından ayırıp düşünemezdiniz. Bunların arasına mesafe koyamazdınız. Süreklice yaşıyordu şiiri, düşünceyi, din ve ahlak, geçmiş ve gelecek düşüncesini. Necip Fazıl demek, öyle bir kumaş idi ki, onda bütün saydıklarımdan iplikler birbiriyle iç içe dokunmuşlar. En soyut bir düşünceden en somut bir eyleme geçiş mümkündü onun diyalektiğinde. Çünkü tümünü, tek bir sentez halinde yaşıyordu. Işık gibi. Som mermer gibi."
Sayfa 63 - Çıra, 2018 Sezai Karakoç, Günlük Yazılar IV, s.254.
Reklam
Hatıralarını kaleme alma hususunda çoğu sanatçı ve düşünür ketum bir tavır sergilemiştir. Bu, biraz da cesaret isteyen bir husustur. Ancak hem Sezai Karakoç hem Necip Fazıl bu mevzuda tarihi sorumluluklarını yerine getirmişlerdir. "Karakoç hatıra yazmanın zorluğunun bilincinde olduğu için, 'Hatıraları yazmak kadar insana azap verici ne vardır?' diyerek konunun ehemmiyetini hatta tehlikeli boyutunu vurgular. Hatıralar yazılırken evvelce yaşananlar bir kere daha yaşanmış gibi olduğu için, 'Hayatın acı olaylarını insan yeniden yaşamak istemez. Tatlı olanlarını hatırlamaksa ayrı bir istırap. Mizaçlarla, geçmişin yorumlanmasıyla ilgili bir yanı olsa da, kişi için çok aziz olan insanların podyuma çıkarılır gibi sahne ışıklarının önüne getirilmesi, ne kadar zor, ne çetin bir zorlanış! Bir mahremiyetin ihlali gibi, bir kutsallığı ya da kutluluğu aleladelestirmek gibi bir his içinde kalıyor insan' der," - Hatıralar, Diriliş, S.13, 17 Ekim 1988, Aktaran: Karataş, s.401.
Sayfa 61 - Çıra, 2018
1954 yılında yaza doğru Necip Fazıl, Büyük Doğu'yu tekrar çıkarır. İlk sayısının kapağında, ağlayan başörtülü birkızın resmi üzerinde "Milletçe Ağlıyoruz" ifadesi vardır. Bu sayı çok satar. Necip Fazıl, o ara Ankara'ya gelir. Karakoç'un da haziran imtihanları yaklaşır. O imtihanları verince mezun olacaktır. Ancak Necip Fazıl, en kısa zamanda İstanbul'a gidip dergide kendisine yardım etmesini ister. Karakoç, imtihanlarin yaklaştığını mümkünse imtihanlardan sonra gitmeyi önerir. "Olmaz" cevabını alır. Bununla yetinmez Necip Fazıl, "Hemen gel. Bu bir emirdir." der. Bunun üzerine Karakoç, Ergani'ye gider ve durumu babasına anlatır. Ergani'de birkaç gün kaldıktan sonra İstanbul'a hareket eder. Daha birkaç yıl öncesine kadar Büyük Doğu dergisi için "davamızın dergisi" diyen, şiirlerini bu dergide yayımlanmaya değer bulmayan Karakoç, derginin merkezinde bulunacak ve bu büyük dava için okulu uzatmayı göze alacaktır. Oysa Necip Fazıl, Karakoç'a söyledik- lerini unutmuştur. Karakoç, bu duruma şaşırır: "Üstat, bana söylediklerini unutmuştu. Ben gitmezsem gücenecek diye imtihanları bırakıp gitmiştim. Demek gitmesem farkında bile olmayacakmış. "Unutmuşum sana söylediklerimi; ama iyi ki geldin., dedi." *Aktaran: Ömerustaoğlu, s.39.
Sayfa 48 - Çıra, 2018
"İngilizler, Fransızlar, Ruslar ve Amerikalılar, bir ülkede darbe yaptırma, ihtilal çıkartma tekniğinde bir hayli ustadırlar. O kadar ki, darbe veya ihtilal yapılan ülke, bunun dışarıdan geldiğinin farkına varmaz. İhtilal için kullanılan kişiler, bu ihtilali kendilerinin yaptığını sanırlar. Kendilerine karşı darbe yapılan ya da ihtilal çıkarılan insanlar ise bunun sorumlusu olarak sadece muhaliflerini görürler. Kapitalisti ve komünisti ile Batı, hareketi gerçekleştirdikten sonra ortada görünmez, etki alanından çekilir. Hatta o ihtilal yapıp da başarıya ulaşanların karşısına geçip bu kez onları bu zayıf noktalarından sıkıştırmaya başlarlar. İhtilal yapmanın hesabını ve tavizini isterler." *Sezai Karakoç, Düşünceler II, 2. Basım, İstanbul: Diriliş Yayınları, 2004, s.54.
Sayfa 26 - Çıra, 2018
"Dersine çalışmakla yetinmez Karakoç. O sıralarda Milli Eğitim Bakanlığı klasik eserlerin çevirisine başlamış, Doğu'dan Batı'dan belli başlı eserleri Türkçeye kazandırmıştır. O, usanmaz ve doymaz bir heves ve sabırla bu eserleri hatmetmeye girişir. Klasiklerden okumadığı, en azından göz atmadığı, az çok bilgi sahibi olmadığı hiçbir eser
Sayfa 17 - Çıra, 2018
Reklam
Anlamak masraflı iştir; Emek ister, gayret ister, samimiyet ister. Yanlış anlamak kolaydır oysa. Biraz kötü niyet, biraz da cahillik kâfidir. #SezaiKarakoc
"Aradığım bu ülkede de yok Taşlar hâtıra yazılamayacak kadar Fazla kararmış"
" Neyse ki yarın var. Umutların en sevdiği gün."
330 öğeden 211 ile 220 arasındakiler gösteriliyor.