Sinema ve Felsefe

Dücane Cündioğlu

Sinema ve Felsefe Posts

You can find Sinema ve Felsefe books, Sinema ve Felsefe quotes and quotes, Sinema ve Felsefe authors, Sinema ve Felsefe reviews and reviews on 1000Kitap.
Geceyi siyahın yardımına başvurmadan gösterebilen adamdır Van Gogh.
Sayfa 177 - Kapı YayınlarıKitabı okudu
Kendi gerçekliğiyle yüzleşmeyi ve bu yüzleşmenin ağır bedeline katlanmayı göze alamayan kimselerin asla teşebbüs edemeyecekleri denli ağır bir ödevdir itiraf.
Sayfa 135 - Kapı YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Yalnızlık, sahibine bedelsiz bağışlanan bir ödül değildir, daima beraberinde güçlü kaygılar da bulunur, üstelik insanın en derin tarafına, doğrudan kendiliğine yönünü çevirmiş bir öz-nefret duygusu da zaman zaman bu kaygılara eşlik eder.
Sayfa 110 - Kapı YayınlarıKitabı okudu
İnsan... katlanması çok zor ama, öleceğini bilen tek canlı! Trajedinin kökeninde de bu var, önceden bilmek.
Sayfa 95 - Kapı YayınlarıKitabı okudu
İnsan, katlanması çok zor ama öleceğini bilen tek canlı! Trajedinin kökeninde de bu var, önceden bilmek.
El talib, güneşin de şafağın da gülün de gelinciğin de en kırmızısını istiyorsun. Yakında yakınlığı elde edebileceğini saniyorsun. Söyleyeyim o halde. Değil yakınındaki yakınlığı bilakis uzaktaki yakınlığı hatta yakındaki uzaklığı dahi talep etmekten vazgeç de utanç içindeki uzaktaki uzaklığa koş. Aksi takdirde sevinç içinde helak olursun.
Reklam
Düşünce ve sanat, en nihayetinde hakikatin bir yüzünü, parçasını katlanabileceğimiz kadarını yani gölgesini bize göstermekle yetinir. Düşünürler ve sanatçılar tam anlamıyla çaresizdirler; zira bizi korumak istedikleri için böyle yapmak zorundadırlar. Bizi, yani bütünü elde edebileceklerini sananları.
Ulaşılmayacak olanı arzulamak. Ulaşılamayacak olana doğru koşmak, kanatlanmak. Aşık olmak kısacası. Tutulamayacak olanı tutmaya çalışmak. Tutamamak. Sadece tutulmak. Ve dahi tutuklanmak. Bile isteye. Bedelini göze alarak. Seve seve. (...) Sadece mükafatı değil, sermayesi de yüksek hazdır tutkunun. Saf haz. Yarar için, çıkar için değil, bilakis, sadece tutkunun sahibi olmanın o kendine özgü yüksek hazzını yaşamak için.
Niçin aşkı yüceltmekten kendimizi alamayız? Tutkuyu? Yanlış anlaşılmamalı, elde etmeyi, ele geçirmeyi, kavramayı, sahip olmayı değil, bilakis mahrum olduğumuzu/olacağımızı bile bile sevgilinin peşinden koşmayı, bir ömür boyu hakikatine bile değil, sadece hayaline secde etmeyi, tekmelenmeyi, itilip kakılmayı, yerlerde sürünmeyi, hepsinden de ötesi sahip olmaktan vazgeçip hiç değilse yakınına düşmeyi, civarında bulunmayı. Mahrumiyet bu kadar mı haz verir insana? Ne bulmak, ne olmak, bizzat aramak. Bu kadar mı sağaltır? Ararken çıldırmak.
Tutkuya süreklilik kazandıran ibadettir. Ritus. Aşkı efsane haline getiren yegâne eylem.
Reklam
Yorumsuz algı olmaz. Başka bir deyişle her algıya yorumsama eşlik eder. Algılarken yorumlamaya başlarız. Daha gözlerimizi diker dikmez. Algıyı genişletiriz, inanılır olanda inanılmazı bulabilir, kastedilenden kastedilmeyeni çekip çıkarabiliriz. Bu nedenledir ki eserin anlamında sanatçı kadar seyircilerin de katkısı vardır, üstelik temaşa öncesi, yani eser sanatçının muhayyilesinde henüz cenin halindeyken.
Ne garip değil mi, renkler üzerine çalışırken ölür Eisenstein. Düşünürken. Daha da garip olanı benim payıma düşen de pek farklı değil. Ölürken düşünmek. Renkler içinde.
Sayfa 55 - Kapı YayınlarıKitabı okudu
Dikkat edilirse, dervişler, zikrederlerken hep sağdan sola doğru dönerler, kalp istikametine. Kalbe doğru. Aksi istikamete yönelmezler, sırf kalpten uzaklaşmamak için. Kalpten, yani insandan. Unutma o halde ey talib, seni senden, hakikatinden uzaklaştıran her ne ise, sen de ondan uzaklaş! Aynanda görmen gereken kendi zatın, iskeletin değil! Hadi söyle, hiç kendi gönlünü tavaf ettin mi ey talib?
Sayfa 43 - Kapı YayınlarıKitabı okudu
İnsanın paranteze alındığı an, yaşamın da anlamı kalmaz, kâinatın da.
Sayfa 40 - Kapı YayınlarıKitabı okudu
Acıdan arınmak tutkudan arınmaktır çünkü. Normalleşmektir. Vasata düşmektir. Oysa tutku iki memesiyle birden emzirir talibini. Birinden süt akar, birinden kan.
Sayfa 29 - Kapı YayınlarıKitabı okudu
Biz… biz… Tanrı’dan çok uzakta yaşıyoruz, o kadar ki muhtemelen yardım için dua ettiğimizde bizi duymuyordur. Yani birbirimize biz yardım etmeliyiz. Uzaktaki bir Tanrı’nın bizden esirgediği affı biz birbirimize vermeliyiz.
Sayfa 25 - Kapı YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Gözlerimizin kamaşmasını, kör olmayı ya da çaresizlikten ölmeyi istemiyorsak, çareyi gölgede aramak zorundayız. Yarin gölgesiyle yetinip gözlerimizi ışığa alıştırmayı bilmeliyiz. Düşünce ve sanat, en nihayet hakikatin bir yüzünü, bir parçasını, katlayabileceğimiz kadarını, yani gölgesini bize göstermekle yetinir. Düşünürler ve sanatçılar tam anlamıyla çaresizdirler; zira bizi korumak istedikleri için böyle yapmak zorundadırlar. Bizi, yani bütünü elde edebileceklerini sananları. Peki, bizatihi düşünür ve sanatçı? Onlar düşünürken veya yaratırken ister istemez güneşin kendisine bakmak mecburiyeti hissederler ve çaresiz her bakışlarında biraz daha ölürler. Bizzat ışık haline gelmek uğruna gözlerini kaybederler. Onlar ölürken bize onlardan kalan mini mini huzmelerdir, hem de bir defada tümüne bakamayacağımız denli yoğun huzmeler.
Sayfa 18 - Kapı YayınlarıKitabı okudu
1,490 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.