Sınır romanı, 1943-1944 yııları arasında tefrika edilir.Roman da II.Dünya Savaşı yıllarında, İstanbul'da geçer.
Tütün işçisi Şaziye, oğlunu büyük güçlüklerle okutur.Oğlu Osman'la gurur duyar, "apukat" olacaktır oğlu.
Osman, bir arkadaşı aracılığı ile "tütün kralı" Bafralı Veli Turgut Bey'in kızı, Ayla ile tanışır.Yoksulluğunu saklayan Osman ile Ayla birbirlerine aşık olurlar.
Osman, Ayla'nın çevresine girmeye çalıştıkça, kendi çevresinden de dışlanır, annesi ile de yabancılaşır.
Klasik, zengin kız, fakir oğlan hikâyesi anlatılıyor gibi görünse de sınıf çatışması, tütün işçilerinin ağır çalışma koşulları, savaşın günlük yaşama etkisi, savaş tartışmaları geniş yer buluyor, Sınır'da.
Sınır, yine keyifle okuduğum bir Suat Derviş romanı oldu.
Erkeklerin iyi ve kuvvetlileri ıstıraplarını ve üzüntülerini söylemekten bir nevi mahcubiyet duyarlar.Azaplarını saklamayı ve şunu bunu kendi dertleriyle yormayı ve teselli arar bir vaziyete düşerek hafif görünmeyi sevmezler
Ne bekliyordu,kendisi de bilmiyordu ,fakat bekliyordu.Bütün taliplerini,bütün evlilik ve aşk tekliflerini reddederek bekliyordu.Kendisini Osman’ın aşkına bağlamıştı.
Sana erişmek istiyorum,erişemiyorum.Sanki gözle görünmeyen kuvvetler tarafından şiddetle korunan bir sınırın birimiz bir diğerimiz öteki tarafındayız.Sana erişmeye imkan bulamıyorum.Bana ne kadar yakınsın,yan yanayız ve arada geçilmez bir sınır var