Siyah Gözler

Cemil Süleyman

Siyah Gözler Hakkında

Siyah Gözler konusu, istatistikler, fiyatları ve daha fazlası burada.

Hakkında

1911’de yayımlanan Siyah Gözler, âşık bir erkek tarafından sevilen ve ilişkide çok da etkin olmayan kadın kalıbını tersyüz eden bir anlatı. Cemil Süleyman bu kısacık romanda, tutkulu bir kadının saplantılı duygularına odaklanırken erkeği arka planda bırakarak çağının ötesine geçmeyi başarıyor. Toplumsal baskıların gölgesinde yaşanan bu ilişkide arzudan kuşkuya, kıskançlığa uzanan “hummalı” marazi aşkın anlatımındaki başarı, bir dönemin ünlü romanı Siyah Gözler’i günümüze de taşıyor. “Anlıyor musun, kıskanıyorum. Bir deli gibi, bir çılgın gibi kıskanıyorum. Bu gözleri, beni deli eden, çıldırtan bu güzel gözleri, bu siyah gözleri kıskanıyorum… Onlarda bir başka hissin, bir başka hayalin gölgelerini görmek istemem. Onlarda yalnız ben yaşamak, yalnız ben ölmek isterim…”
Editör:
Eser Demirkan
Eser Demirkan
Tahmini Okuma Süresi: 2 sa. 8 dk.Sayfa Sayısı: 75Basım Tarihi: Ağustos 2020İlk Yayın Tarihi: 1911Yayınevi: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
ISBN: 9786254050435Ülke: TürkiyeDil: TürkçeFormat: Karton kapak
Reklam

Kitap İstatistikleri

Kitabın okur profili

Kadın% 86.4
Erkek% 13.6
0-12 Yaş
13-17 Yaş
18-24 Yaş
25-34 Yaş
35-44 Yaş
45-54 Yaş
55-64 Yaş
65+ Yaş

Yazar Hakkında

Cemil Süleyman
Cemil SüleymanYazar · 2 kitap
İstanbul’da doğan Mehmet Cemil Süleyman’ın babası, Alyanak Mustafa Paşa’nın oğlu Yarbay Süleyman Bey, annesi ise Refika Hanım’dır. İlk öğrenimine İstanbul Kalender Çeşmesi İlkokulunda başlar. Babası saray tarafından sürgün cezasına çarptırılınca 1894’te Beyrut’a, 1895’te Halep’e, 1897’de Sidon’a giderler. Sidon'da papaz okuluna devam eder. İtalyanca özel dersler alır. Halep İdadisinden mezun olur (1903). 1905’te Beyrut Amerikan Tıp Üniversitesine kaydolan Cemil Süleyman, annesinin ölümünden sonra İstanbul Mekteb-i Tıbbiye’de öğrenimini tamamlayıp mezun olur (1906). Darülmuallimin’de öğretmenlik yapar (1909-1910). Uzmanlık eğitimini tamamlayıp Balkan Savaşı sırasında Yanya ve Bulgar cephelerinde hekim olarak görev yapar. Hicaz’da çıkan salgın nedeniyle Arabistan’a gönderilir (1912-1914). Birinci Dünya Savaşı yıllarında Türk ordusuna bağlı olarak İstanbul, Şam, Amman ve Batum’da görev yapar. Sadiye Hanım’la evlenir ve büyük kızı İlhan dünyaya gelir (1918). Birinci Dünya Savaşı bitince Antalya Hastanesine hekim olarak atanır. Bu şehirde küçük kızı Suna’nın doğumu gerçekleşir (1920). İki yıl sonra da oğlu Süleyman Özkul doğar. Sırayla Antalya, Çanakkale ve Samsun’da sağlık müdürlüğü yapar. Soruşturma sonucunda görevden alınınca bir süre serbest hekimlik ve gazetecilik yapar. Hakkında açılan dava nedeniyle yurt dışına çıkar. Şam’da ve Hatay’da hekimlik yapar. 1931’de Arabistan’a geçer, 1934’e kadar Hicaz kralının özel hekimliğini üstlenir. İstanbul’a dönünce Alyanakoğlu soyadını alır. Vapurculuk Şirketinde ve Denizyolları İşletmesinde çalışır. Gemide görevliyken kaza geçirip bacağını kaybeder. Bundan sonra sık sık rahatsızlanan Alyanakoğlu, 1 Mayıs 1940’da İstanbul’da ölür. Öykü ve yazılarıyla 1905 yılından itibaren dergilerde görülen Cemil Süleyman, Fecr-i Ati topluluğunun öne çıkan bir üyesi olarak daha çok II. Meşrutiyet döneminde yazmıştır. Topluluğun etkili olduğu 1909 ila 1912 yılları, Cemil Süleyman’ın da öykü ve roman yazımında en verimli olduğu dönemdir. Fecr-i Ati topluluğunun, 20 Mart 1909’da Hilal Matbaasında düzenlenen ilk resmî toplantısına o da katılmıştır. Altında Alyanakoğlu'nun da ismi bulunan Fecr-i Ati beyannamesi, 24 Şubat 1910 tarihinde Servet-i Fünun dergisinde yayımlanır. Bu metinde topluluk, edebiyatı ciddi bir uğraş olarak kabul etmiş, bu yaklaşımı ilkin Servet-i Fünuncuların yerine getirdiğini belirtmiştir. Beyannameye göre Fecr-i Ati Avrupa’dakilere benzer bir topluluk oluşturacak; dilin, edebiyatın ve sosyal bilimlerin ilerlemesine katkıda bulunacak, yetenekli gençleri bir araya toplayacak ve düşünsel tartışmalar hazırlayacaktır. Batılı önemli eserler Türkçeye, Türk edebiyatının önemli eserleri Batı dillerine aktarılacaktır. Topluluğun etkin olduğu yıllarda öykü ve romanlarıyla Fecr-i Ati anlatısını temsil eden Cemil Süleyman, topluluk dağıldıktan sonra ortak enerjiden yoksun kaldığı ve İstanbul dışında hekimlik yaptığı için zamanla edebiyattan uzaklaşmıştır. Sonraları çeşitli gazete ve dergilerde yeni birkaç öykünün yanı sıra çoğunlukla eski öykülerini yeniden yayımlamış ve sanatın dışında kalan konularla ilgili yazmıştır. Hem Servet-i Fünun hem Fecr-i Ati topluluğunun poetikasına uygun olarak Cemil Süleyman aşk ve kadın konusunu anlatılarında fazlaca işlemiştir. Onun kurmacasında aşk ve aşk ilişkileri içinde beliren karakterler fazlasıyla romantiktir. Umutsuzluk, karamsarlık, düş kırıklığı gibi izleklerle yoğrulan bu anlatılar epeyce dramatik hatta melodramatik tonlar taşır. Romantizmde olduğu gibi bu eserlerde gereksiz ölümler ve intiharlar yer alır. Öykülerinde orta sınıftan olduğu kadar alt sınıftan insanlara da yer veren Alyanakoğlu'nda karakter kadrosuna duygudaşlık, merhamet ve yumuşaklıkla yaklaşılır. Fiziksel portrelerde realist bir tutum bulunsa da kahramanların ruhsal dünyası ve karakter tipolojisi ortaya konulurken yine romantik tavra dönüş yapılır. Gerek bu karakterlerin gözünden gerekse anlatıcının bakış açısından okurun önüne konan kimi betimlemeler de bu öznellikten payını alırlar. Topluluğun öteki üyelerinde görüldüğü gibi Cemil Süleyman'ın dili de görece ağırdır. Zaman zaman yalınlaşsa da anlatıların pek çoğunda ve çoğu kısmında üslup, Arapça ve Farsçadan alınmış sözcüklerle ağırlaşır.