Kur'an'ın, salt bir metin olarak okunduğunda beklenen maksadı meydana getirmeyeceğine inanan Müslümanlar, ilk zamanlardan itibaren onun açıklanması gereğine inanmışlardır. Yine onlar, hemen her alandaki fikirlerinin Kur'an'la örtüşmesini arzu etmişlerdir. Eğer Kur'an lafızları, bu örtüşmeye elverişli ise sorun ortadan kalkmıştır. Fikirlerle lafızlar arasında doğrudan ve birebir örtüşme olmadığında ise, metnin yorumlanması çıkış yolu olarak görülmüştür. Söz konusu olan yorum olunca, ortak bir noktada buluşmanın zorluğu da ortaya çıkmaktadır. Zira; metin, yorumcu ve yorum eyleminin kendine özgü şartları vardır.
İslam tarihi boyunca çeşitli sosyal ve psikolojik ortamlarda oluşan siyasi düşünceler tefsirde de yankı bulmuş ve gitgide kökleşmiştir. On dört asırlık süreçte siyasi düşünce ve yapılanma büyük değişimler yaşamıştır. Bu arada siyasi düşüncelerin birinci kaynak olan Kur'an'la bağlantısı değişen oranlarda devam etmiştir. Bu kitabın konusu, bu uzun sürecin ilk dönemindeki siyasi düşüncelerle tefsir ilişkisini ortaya koymaktadır. En genel anlamıyla alınan siyasi düşünce kavramının kapsamına hem ideolojik fikirler hem de yönetim ile ilgili fikirler dahil edilmiştir. Kısaca bu eser, siyasi tefsirin ilk dönem tarihi ve doğası üzerine analitik bir incelemedir.