Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Siyasetin Temel Kavramları

Andrew Heywood

Siyasetin Temel Kavramları Gönderileri

Siyasetin Temel Kavramları kitaplarını, Siyasetin Temel Kavramları sözleri ve alıntılarını, Siyasetin Temel Kavramları yazarlarını, Siyasetin Temel Kavramları yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
384 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
Siyaset ile ilgili okuduğum ilk esaslı kitap diyebilirim. Bundan önce okuduğum kitaplar genelde siyasetin felsefesini yapan ya da ideolojik olarak mevzunun tek bir yönünden bakıp, o bakış açısıyla yazı kaleme alan kitaplar okumuştum. Bu kitap gerçekten bir siyaset kitabıydı diyebilirim. Giriş seviyesi için okunabilecek muazzam bir kitap, size günlük siyasette duyduğumuz kelimelere, düşünce tarzlarına ya da politikalara dair bir fikir, en azından bilgi veriyor. Bir haber okuduğunuzda, bir siyasetçiyi açıp izlediğinizde, eskisine oranla daha bilgili, daha kültürlü, daha eleştirel veya daha oturaklı bir şekilde izleyip analiz edebileceğinizin garantisini verebilirim. Baya uzun sürdü bu okumam çünkü her kavramı, kavramı açıklarkenki her cümleyi, her paragrafı didik didik inceledim. Bunun sonucunda asla eskisi gibi olmayacak bir siyaset kültürüne sahip oldum diyebilirim. Eminim artık yapacağım izlemeler, okumalar, araştırmaları daha kuvvetli ve hızlı bir şekilde idrak edebileceğim.
Siyasetin Temel Kavramları
Siyasetin Temel KavramlarıAndrew Heywood · Adres Yayınları · 201265 okunma
İlke şu varyasıma dayalıdır: İnsanlar doğaları gereği bencil olduklarından , bütün yönetim sistemleri tiranlaşma ve baskıcı olma eğilimindedir
Reklam
Sosyalizmin ahlâki gücünü insanların neye benzediklerine değil ne olma kapasitesine sahip olduklarına duyduğu ilgiden gelir.
Yerel yönetimin üç düzeyi ta­ nımlanabilir: Temel düzey (İngiltere ve Galler'de district coun­ cils, ABD'de belediyeler veya kasaba, Fransa'da communes), ara düzey (İngiltere, Galler ve ABD'de counties, Fransa'da depart­ments) ve eyalet veya bölge düzeyi ( ABD'de states, Almanya'da Lander ve Fransa'da regions ).
Liberalizm ve sosyalizm bi­çimlerini benimseyen muhalifler vatanperverliği şovenizmi barındıran ve bağnazlıkla beslenen irrasyonel sürü içgüdüsü olarak görürler. Bu bağlamda vatanperverlik 'biz' ve 'onlar' arasındaki ayrım vasıtasıyla işlev gösterir: 'Bize' daha güçlü bir sadakat ve kimlik duygusu verecek, korkmamız veya nefret etmemiz gereken bir 'onlar' olmak zorundadır.
Vatanperverlik ve milliyet­çilik terimleri çoğu zaman birbiriyle karıştırılır. Milliyetçilik doktrinsel bir karaktere sahiptir ve ulusun, bir bakıma siyasal örgütlenmenin merkezi ilkesi olduğuna inanmaktır. Vatan­perverlik bu inanç için duygusal bir temel sağlar ve dolayısıyla milliyetçiliğin her çeşidine destek sağlar.
Reklam
Ulus-devlete iki karşıt görüş getirilmiştir. Liberallere ve çoğu sosyaliste göre ulus-devlet büyük ölçüde yurttaşlık sadakati ve bağlılığından türemiştir; muhafazakarlara ve milliyetçilere göre etnik veya organik bir birliğe dayanır.
Sosyalist uluslararasıcılık iki zeminde eleştirilmekte­dir. İlki, sosyalistlerin kurduğu çeşitli Enternasyonaller birer muhabbet tezgahı olmaktan öteye geçmemiş veya Komünist Enternasyonal veya Üçüncü Enternasyonal'de ( Comintern) olduğu gibi Sovyet emperyalizminin araçları olmuştur. İkin­cisi, Sosyalistler enternasyonalist idealin çekiciliğini abartmış ve böylece sosyalist amaçları ve ilkeleri ulusal sembol ve milli kültürlerle irtibatlandırma fırsatını kaçırmışlardır.
Tarihçiler bazen kültürel milletler ile siyasi milletler arasında bir ayrım yaparlar. Kültü­ rel millet (Yunanlılar, Almanlar, Ruslar, İngilizler ve İrlandalı­lar gibi) bir devlete ulaşmadan ya da milli bağımsızlık sorunu yaşamadan çok daha öncesine giden ortak bir kültürel miras ve dil içinde filizlenmiş milli bir kimliğe sahiptir. Siyasal millet (bizde ulus) (Britanyalı, Amerikalı veya Güney Afrikalı gibi) öncelikle ortak bir yurttaşlık tarafından bağlanarak toplanmış ve anlamlı kültürel ve etnik kesimleri kapsayan bir gruptur.
Liberal milliyetçilik bireylerinkine benzer bir ahlaki statü atfederek milletierin bilhassa öz-yönetim gibi haklara sahip olduğunu kasteder. Liberal milliyetçilik tüm milletierin eşit olduğunu savunduğundan ulus-devlet ideali­nin evrensel olarak uygulanabilir olduğunu öne sürmektedir.
Reklam
Siyasal milliyetçilik karmaşık ve dallı hudaklı bir fenomen­ dir. En kayda değer biçimleri liberal milliyetçilik, muhafazakar milliyetçilik, yayılmacı milliyetçilik ve sömürgecilik karşıtı milliyetçiliktir
federalizm 20. Yüzyıl'ın merkezileşme eği­limlerinin önünü alamamıştır. 1960'ların ortalarından itiba­ ren örneğin ABD sistemi bir 'cebri federalizm' örneği olarak tanımlanmaktadır çünkü federal yönetim eyaletlerin yetkile­rini elinden alan yasalar çıkararak ve bir tür manda yoluyla sı­ nırlamalar getirerek eyaletleri itaate zorlamaktadır. Dahası, bir yönetim sistemi dahilinde sağlıklı gerilimler yaratmayı amaçlayan yapılar bir çıkınaza ve felce de yol açabilirler. Federal sis­ temlerin zayıf yönlerinden biri merkezi otoriteyi sınıriayarak cüretkar iktisadi ve sosyal programların uygulanmasını daha zor hale getirebilmesidir. Son olarak, federalizm yönetimde uyuşmazlıklar yaratabilir ve devlet içinde merkezkaç baskıları güçlendirebilir. Bazıları federal sistemlerin eninde sonunda sadece üniter sistemlerin sağlayacağı garantili bir birliğe ya da daha geniş adem-i merkezileşmeye ve nihai çöküşe doğru yatkın hale getiren içsel bir istikrarsızlığa sahip olduğunu id­dia etmektedirler.
Federalizm farkı
Federalizm içinde de bazı farklılıklar mevcuttur, yasama ve yürütme kanatları arasında bir kuvvetler ayrılığını işle­ten (A B D *başkanlık sistemiyle simgelenen) federal devlet­ ler ile yasama ve yürütme erkinin 'kaynaştığı' parlamenter yönetim sistemine sahip federal devletler gibi. İlki (başkanlık sistemi) iki yönetim seviyesi arasında çok sayıda bağlantı kur­ ma noktasının varlığı anlamında hükümet yetkilerinin hem coğrafi hem de işlevsel olarak ayrıldığını garanti eder. Genel olarak yürütme federalizmi olarak adlandırılan (başta Kanada ve Avustralya) parlamenter sistemlerde federal denge büyük ölçüde yönetimin her düzeyindeki yürütme erkleri arasında­ki ilişkiyle belirlenir. Almanya ve Avusturya gibi devletlerde idari federalizm olarak adlandırılan yapı içinde merkezi yöne­tim en önemli politika yapıcıdır ve taşra yönetimi politika uy­gulamasının detaylarından sorumludur.
Emperyalizm hakkındaki en temel tartışma onun nedeneri ve aldığı biçimler üzerinde odaklanır. Marksist gelenekte emperyalizm sermaye ihraç etme baskısnın bir sonucudur. Emperyalizmin kapitalizmin en yüksek (yani son) aşaması olduğunu iddia eden bu görüşün başta gelen savunucusu Lenin ( 1870-1924) olmuştur.
OPEC'in petrol fiyatlarını düzenleme kabiliyeti gibi olaylarda, bilhassa 1970 ve 1980'lerde, devletlerarası işbirliği yoluyla koordineli eylemler oldukça etkili olmuştur.
367 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.