Bu incelemeyi yazdığım için o kadar üzgünüm ki, hiç bitmesini istemedim bu serinin ve hala da istemiyorum. Ama o kadar çok şey yaşadılar ki kurgusal dünyalarındaki bütün mutlulukları hak ediyorlar.
6 baş karakterin çocuklarını büyütürken yaşadıkları ve We Are Calloway'in hayatlarına getirdiği yenilikleri okumak döktüğüm göz yaşlarına değdi kesinlikle. Çünkü kitabın 3'te 2'sini ağlayarak ve geride kalan 3'te 1'ini de gülerek okudum. Ama bitirdiğimde yüzümde kocaman bir gülümseme vardı.
Garrison ile ilgili yerlerde çıldırdım ve aylardır obsesif bir şekilde 21 Ocak'ın gelmesini beklerken defalarca okuduğum Whatever It Takes tanıtımı çok daha farklı bir anlam kazandı. Onlar da mutlu sonlarına kavuştular bu kitapta ama Whatever It Takes'le bu mutlu sona nasıl kavuştuklarını okumak için sabırsızlanıyorum.
HCM çocukları ile ilgili de pek çok şey öğrendim bu kitapta. Jane'in Sinful Like Us'ta neden Thatcher'i sevmekten bu kadar kortuğu gibi. Aynı zamanda Charlie'yi de çok daha iyi anladım, hala beyninin nasıl çalıştığına anlam veremesem de. Moffy'yi de. Sadece 8-9 yaşlarındayken bile ne kadar korumacı bir abi/kuzen olduğunu okumak güzeldi.
Bu seriyi okuduğum için gerçekten çok mutluyum. Ezberleyene kadar onlarca kez daha okuyacağımı da biliyorum. Umarım yazarlar Like Us serisi için 30-35 kitap daha yazarlar ve yakın bir zamanda veda etmek zorunda kalmam bu kocaman aileye.