Üstadımız tasannu ve gösterişten çok çekinirdi. İhlasın zirvesine çıkmıştı. Üstadı tam manasıyla anlatmaya benim ifadem, kabiliyetim ve kalemim müsait değildir.
Meselâ ben, Bediüzzaman'ın bu yönlerini öğrenince, 'Neden kumarbazlar, sarhoşlar sokaklarda serbest serbest dolaşıyorlar da, İslâmiyete hizmet etmeye çalışan Bediüzzaman hapse atılıyor?' diye âdeta isyan edip, onun yardımına koşmuşumdur.
Hem, erkek ve kadın için ilme çalışmak, cahillik bataklıklarında batmamak farzdır. Cenab-ı Hakkın ve Hazret-i Peygamber Aleyhissalâtü Vesselâm Efendimizin emridir.
Her türlü belâlar, şer ve azaplar, dinimizi iyi bilmemezlikten, tahkikî iman ilminin nurundan ve feyzinden mahrum kalmaklıktan, cehalet karanlıklarından ileri gelir. Her nevi saadetler, her çeşit selâmetler, ferah ve neşeler, umum huzur ve sükûnlar, her sınıf güzellikler, tahkikî iman ilmi ile tenevvür etmekten, aydınlanmaktan ileri gelir.
İslâm büyüklerinin hayatı ve hatıraları genç nesiller için en güzel rehberdir.
Risale-i Nurun talebeleri dünyanın hemen hemen her köşesinde bulunmaktadır. Uzakta bulunanlar yakında bulunanlar arasında hiç bir fark yoktur. Arzu ederdim, fakat çok hastayım. Beni ziyaret etmek isteyen Risale-i Nur okusun. Her bir risale bir Said hükmündedir.'
Zamanın iman kurtarma zamanı olduğunu, tarikat zamanı olmadığını ifade ediyordu. 'Eğer İmam Rabbani de bu zamanda gelseydi, bütün himmetini iman-ı kurtarmaya verirdi. Bir imanın inkişafı binler kerametlere müreccahtır. Tarikatsız cennete gidilir, fakat imansız cennete gidilmez' diyordu.