Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
''...gündüz, 'gerçek yaşamı', geceyi beklemek için harcanan yararsız bir zaman dilimiydi.''
Sayfa 156Kitabı okudu
Ağlamamak Elde Değil
Kurşuna dizilenler arasında bir tür Gavroche da var, bağışlanmayı gerektirecek yaşta, küçük. Ama hayır. Subay ona da uğursuz bekleme sırasına girmeyi emrediyor, büyükler kadar onun da ölme Hakkı var. ''Seni de kurşuna dizeceğiz!'' diye homurdanıyor cellat başı, ama duvarın dibine gitmeden bir saniye önce çocuk, subaya doğru koşup yalvarıyor, ''İzin verin, bir koşu gidip şu saati anneme vereyim. İki adımlık yer, çeşmenin yanında, yemin ederim, döner gelirim.'' Bu çocukça hile askerlerin yabanlaşmış yüreklerini bile yumuşatıyor, kahkahayı basıyorlar, subay gülüyor, '' Hadi bakalım, koş canını kurtar kerata!'' ve hep öyle gülerekten silahlarını dolduruyorlar. Birden sesler kesiliyor, oğlan koşa koşa gelip duvarın dibine dizilmiş olanların yanında sıraya giriyor, ''Geldim işte!'' diye bağırıyor.
Sayfa 126Kitabı okudu
Reklam
Bir asker, izbenin kapısında, gözleri karısının gözlerine dalmış ve ancak ''İşte döndüm...'' diyebilecek kadar bir zamanı var, o yaralarla, düşüp ölmeden önce.
Sayfa 118Kitabı okudu
''Bırak, bırak doya doya bakayım yüzüne...''
''İnsanlar çok konuşuyorlar, susmaktan korkuyorlar da ondan. Boyuna konuşuyorlar, makine gibi, yüksek sesle ya da kendi kendilerine, çünkü herkese ve her şeye yapışan bu bulamaçla sarhoş oluyorlar. Havadan, sudan, paradan, aşktan ya da hiçbir şeyden konuşuyorlar. Yüce sevdalarını anlattıkları zaman bile yüz kez çiğnenmiş sözler, cılkı çıkmış tümceler kullanıyorlar. Konuşmuş olmak için konuşuyorlar. Sessizliği bozmak için...''
Sayfa 138Kitabı okudu
100 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.