Balzac...Senelerin emeği ile yazdığı 738 sayfalık güzel eseri.İlk 100-150 sayfasında olaya hakim olamadığım,zorlandığım bir kitapla cebelleşirken sonrasında kapılıp gittiğim ve karantina sürecimi fırsat bilerek bitirdiğim bir roman oldu.Neyse..Kitabımız 3 bölümden oluşuyor.Fransız Devrimi sonrası filizlenen matbaacılık ile başlıyor kitap.David'in insafsız babasından devraldığı matbaayı arkadaşı Lucien ile işletmeye başlıyor.Aslında ikisi de şair olmak istiyor.İlk bölümün adı "İki Şair" zaten.Ha,bir de bizim mucit olmaya hevesli David,Lucien'in bacısı Evé ile evlenmek istiyor.
"Paris'te Taşralı Bir Büyük Adam" adındaki 2.bölümde prens ruhlu ve sözüm ona 'hırslı' Lucien'in sansasyonel şekilde Paris'e gidişi ve orada yasadıkları var.
"Mucidin Acıları" adındaki son bölümde ise mucit olma yolunda sürüm sürüm sürünen,kazık üstüne kazık yiyen mal mı,saf mı,iyi niyetli mi anlayamadığımız David'in dramı var.
Kitapta sadece bir olay örgüsü yok.Romanı Balzac yazmış.Sadece olaylar olur mu?!Dan dan diye ortaya bırakıyor asırlık dosyaları,hatta çağımızın,21.yy dosyaları dahil.Derin bir yozlaşmanın resmedildiği,utanç verici başarıların arka planını afişe eden dosyalar bunlar.Öyle yozlaşmalar ki;eleştirmenlerin yazdıkları,siyasetteki iktidarların saçma satrancı,baskı işi ile uğraşanlarin küçük hesapları,gazetecilik dünyası dalavereleri...Kara çalma politikaları...Bu kadar hengâmede hırslı olsan ne ola?!Elimde kalemle alt çize çize ilerlediğim kitabım malesef bitti.Okutturulmalı...