Hep ötekine imrenir, onun gibi olmayı isteriz, üstüne bir de ötekini değiştirmeye çalışırız. Bir türlü memnun olmayız. Şehirler değiştiririz hoşnutsuzluğumuzdan, sonra gittiğimiz yerde bize hiç benzemiyorlar diye mutsuz oluveririz. Yabancı olmak kimi zaman diken üstünde oturmaya benzeyebilir.