Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Sosyal Bilimlerin Yeniden Yapılanması Üzerine Rapor

Sosyal Bilimleri Açın

Kolektif

Sosyal Bilimleri Açın Gönderileri

Sosyal Bilimleri Açın kitaplarını, Sosyal Bilimleri Açın sözleri ve alıntılarını, Sosyal Bilimleri Açın yazarlarını, Sosyal Bilimleri Açın yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Bilim adamlarının belli başlı bilim dillerinden birkaçına iyice hakim oldukları bir dünya, daha iyi sosyal bilimin yapıldığı bir dünya olurdu.
Bireyleri esas olarak devlet içinde ele alan çerçeve, bu çerçeveye uymayan failleri modern-öncesi zamanlardan arta kalmış ve ilerleme sonucu tasfiye edilmesi gereken kişiler olarak görme eğilimindedir.
Reklam
Geleneksel sosyal bilimlerin devlet-merkezciliği, aslında teorik bir basitleştirmedir ve her devlerin, homojen ve eşdeğer bir mekan içinde genellikle birbirine paralel süreçlerle işleyen özerk bir sistem oluşturduğu varsayımına dayalıdır. Böyle bir basitleştirmenin sınırları, atom ve molekül gibi olayların değil - ki orada bile bu tür yöntemler artık geçmişte kalmıştır- karmaşık tarihsel sosyal sistemlerin ele alındığı bir alanda çok daha açıkça görülebilmeliydi.
Hiçbir bilim adamı/kadını içinde yaşadığı fiziksel ve sosyal bağlamdan soyutlanamaz. Her kavramsallaştırmanın temelinde felsefi inançlar yatar. Her ölçüm, gerçeği kaydetmeye çalışırken onu değiştirir.
"Dünyanın büyüsünü yoketme" kavramı, vahiy yoluyla geldiği için ve/veya başka bir gerekçeyle kabul edilen bilgelik ya da ideolojinin kısıtlamadığı nesnel bilgi arayışını temsil ediyordu. Sosyal bilimlerde bu, tarihi, varolan iktidar yapıları adına yeniden yazmamamız gerektiği yolunda bir uyarıydı. Bu uyarı, entelektüel faaliyeti, önünü kesen dış baskılardan ve mitolojilerden arındırmakta çok önemli bir adım oldu ve bugün de geçerli olmakta devam ediyor.
Bugün için söyleyebileceğimiz sadece, doğa bilimleri, sosyal bilimler ve insan bilimleri şeklindeki üçlü bölünmenin, artık eskiden olduğu gibi apaçık bir doğru olarak görülmediğidir.
Reklam
Faile ve anlama verilen ağırlık, zaman zaman, insan davranışını sınırlayan gerçek yapısal kısıtların ihmal edilmesine varan neredeyse iradeci bir yaklaşıma yol açtı. Yerel mekanların önemini vurgulamak, tarihsel dokunun daha genel etkileşimlerini ihmal etmeye götürebiliyor. Postmodernist kuşkuculuk, bazen pozitivist yaklaşımların sınırları konusunda, en az kendisi kadar eleştirel olan başka perspektiflerin mahkum edilmesine neden olan, körükörüne bir teori düşmanlığına yol açabiliyor. Biz, tutarlılık arayışının, yeniden oluşturulacak bir tarihsel sosyal bilimin vazgeçemeyeceği bir zorunluluk olduğuna inanıyoruz.
İki kültür meselesi ortaya konulurken, hiç bir zaman dile getirilmeyen, ama çok gerçek bir varsayım yapılmaktaydı. Buna göre bilim, felsefe ve/veya edebiyat/sanattan daha akılcıydı, daha "katı" ve kesindi, daha güçlüydü, daha ciddiydi, daha etkindi, dolayısıyla daha önemliydi. Bunun altında yatan saklı önkabul ise, bilimin bir biçimde daha modern, daha Avrupalı ve daha eril olduğuydu. İşte görüşlerini ve taleplerini kültür araştırmalarının yeniden değer kazanması çerçevesinde dile getiren cins araştırmaları ve Avrupa-merkezci olmayan bütün araştırmaların araştırmacılarının karşı çıktıkları da, açıkça dillendirilmeyen bu iddialardı.
Bilimsel doğrunun kendisi de tarihseldir. Demek ki asıl mesele, neyin evrensel olduğu değil, neyin nasıl evrildiği ve evrilmenin mutlaka ilerleme demek olup olmadığıdır.
Dolayısıyla evrensel doğrunun tanımı da iktidar odaklarının değişmesiyle birlikte değişmiştir.
281 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.