Sovyet Cehenneminde Köylü ve İşçi Durumu

Cafer Seydahmet Kırımer

Sovyet Cehenneminde Köylü ve İşçi Durumu Posts

You can find Sovyet Cehenneminde Köylü ve İşçi Durumu books, Sovyet Cehenneminde Köylü ve İşçi Durumu quotes and quotes, Sovyet Cehenneminde Köylü ve İşçi Durumu authors, Sovyet Cehenneminde Köylü ve İşçi Durumu reviews and reviews on 1000Kitap.
...Türk tarihinden söyliyeceğim ikinci vak'a da şudur: Cetlerimiz Göktürklerin hakanlarından (Gültekin) bundan 1300 yıl evvel büyük bir taşa şu sözleri kazdırmıştı: «Kardeşlerim, Beylerim, Bütün Milletim, İlerigelenle­rim ve Kavmim! Beni dinleyin!... Bu taşı ben yazdırdım söyleyeceklerimi ve kalbimdekileri oraya ben kazdırdım ... Büyük cetlerim hükümdar olmuşlar ve Türk kavminin ülkesini ve nizamını kurmuşlar. Fakat onlardan sonra bunların tahtlarına geçenler, onlar gibi olamadılar. Onlar, doğru düşünceden mahrum ve fena kağanlardı ... Beyler de kötü kimselerdi... Halk arasındaki nifak ve çekişme yüzünden, Çinlilerin kurnazlık ve hllekarlıklariyle, Türk kavminin imparatorluğu yıkıldı ... Türkler elli yıl esir ol­dular... Fakat, üstte, mavi gökte Türklerin Tanrısı ve Türk toprağiyle sularının mukaddes dehası şöyle dediler: «Türk kavmi mahvolmayacak... O, yine hakim bir kavim olacak ... » (ı) (Gültekin) hakanın bin üçyüz yıl evvel söylediği gibi, Türkler, ne zaman düşmanlarının fitnelerine, hiyanetlik­lerine kapılmamış ve içlerinden çözülmemişlerse, birbir­lerine karşı çıkmamışlarsa, onlar, yurtlarını dalına en ü­mitsiz durumlardan kurtardılar, en çılgın, en azılı düşman­larını perişan ettiler..
...Atatürk ve onun tarihi arkadaşları, İstiklal Savaşını Türk halkının vicdanındaki yurt sevgisinin canlı­lığına inanarak başardıkları gibi, Türk inkılabını da hal­kımızın seziş ve anlayışına güvenerek gerçekleştirdiler .. Bu kanaatı da Ulu Ata şu cümleleriyle belirtmişti: «Tür­ke müsbet ve iyi bir şey veriniz, onun bunu reddetmesi ihtimali yoktur!.» Evet, Türk, hem müsbet, iyi, faydalı şeyi anlar ve benimser ve hem de ona bunları ancak Türk vicdanları­nın, Türk dimağlarının, Türk kalplerinin bulup verecek­lerini bilir. Düşmanlarıwn yalancı vaatlerinin, yaldızlı haplarının onu yaşatmağa değil, ölüme sürükleyeceğini de o kavrar ... ·
Reklam
Hüseyin Cahit 1947'de yayınladığı «Ko­münist Tahrikleri Karşısında» eserinin 59. sayfasında bunlardan ve bunların bizde gizli çalışmalarından şöylece bahseder: «İçimizdeki komünist teşkilatı hükumet partisine aç­nğı mücadelede mili hakimiyet, hürriyet ve demokrasi taraftan görünmekle beraber, hakiki gayenin ne olduğunu etrafa ihtar etmekte kusur etmiyordu. Ele geçirilen bir ko­münist vesikasında şöyle deniliyor: «Partinin iç taktiği Türkiyenin bir Sovyet Cumhuriyeti olmasına yarayacak en kesin şartları bütün açıklığı ile mevzubahis etmekten çe­kinmez, çünkü bu, istediğimiz bir şeydir. Ve bunu kendi ara­mızda böylece konuşup bilmeliyiz... Fakat etrafımızda he­nüz iyice olmamış unsurları ve cahil halk yığınlarını ür­kütmemek için onlara daha başka türlü ve sureti haktan gö­rünerek konuşmamız ve politika yapmamız zarureti doğar ki, bu partinin dış taktiğinden ibarettir.» Bu satırlar bile, komünistlerin mili birliğimizi, cum­huriyetimizi, demokrasimizi yıkmağa azmettiklerini ve mak­satlarına varmak için halkımızı «sureti hakdan» görünerek aldatmağa çalıştıklarını ispata kafidir.
Sovyetler diyarında ne söz, ne fikir, ne basın, ne vicdan hürriyeti ve ne de her köylü ve işçinin istediği işte, istediği yerde çalışma serbestliği vardır. Orada işçiler hakimiyeti de­ğil, işçileri de, köylüleri de esir gibi çalıştıran küçük bir azınlığın saltanatı vardır. Orada bu azınlık zulme, tethişe ve bilhassa yalana, aldatmağa dayanarak hüküm sürer ve halk bu yalancı "cennet"te bir cehennem hayatı yaşar.
Siz de bilirsiniz ki, emek mukabilinde alınan paranın azlığı veya çokluğu kendi kendine bir şey ifade etmez. Asıl esas olan, bu kazanılan para karşılığında neler alınabi­leceğidir. Aranızdaki yaşlı arkadaşların da hatırlayacağı gibi, 1914 Cihan Harbinden evvel Türkiyemizde bir kuruşa bir okka ekmek, üç kuruşa bir okka et, yüz paraya bir okka şeker alınırken, günde on kuruş kazanan bir işçimiz rahat geçinirdi. Demek ki, mesele, ne kazanıldığında değil, ka­zanılan para karşılığında ne alınabildiğindedir
... Her hangi bir malın mevcut olmadığından dolayı şikayet etmek, komünist hükumetine karşı gelmek ve faşist olmak, rejimin baş düşmanı olmak demektir. Böyle bir şikayeti yapan zavallılar, derhal bedava çalışma kamplarına gön­derilirler. Rusya'da bir çok şeyler yoktur. Bunların başında gelen ve bolşevik rejiminde hiç bir vakit olmayan ·ve hiç bir vakit de olmayacak bir şey daha varsa, o da 《şikayet et­mek hakkı》dır.
Reklam
...Enverler, Talatlar, Atatürkler, lnönüler, kırk yıllık inkilap yolumuzla halkımızı böylece esir­likten efendiliğe yükselttiler. Onu, kendi siyasi, idari mukad­deratına hakim kıldılar. Bugün kurulmuş ve yarın kuru­lacak Türk siyasi partileri de bu yolda yürüyerek, bu me­sut gelişmemizi, bu halkçılığımızı her gün biraz daha kuvvetlendireceklerdir....
Kardeşlerim, Geliniz, yine hep birlikte şanlı tarihimize, kahraman milletimize layık Türk evlatları olarak, bir daha mübarek şehitlerimizin antlarını tekrarlayalım! Ölüm var! Esirlik yok!!
Kardeşlerim! Osmanlı imparatorluğuna "Hasta Adamı" adını veren Çarlık Rusyası, asırlarca İmparatorluğumuzda yaşayan bü­tün Hristiyan milletleri aleyhimize kışkırtarak devletimizi parçalamağa, mirasımıza konmağa çalıştı. "Türkler, 25 yıl­dan fazla barış devri görmemelidirler.. Onların derlenip toplanmalarına imkan verilmemelidir." diyen Çarlık em­peryalizmi, bize 240 yıl içinde 13 defa harp açmıştı; ve biz de 50 yılımızı Çarlığın bu mel'un saldırışlarına karşı dev­letimizi müdafaa için harple geçirdik. Şimdi de kızıl emperyalist moskoflar, bizim 25 yıl­dan fazla harpsiz kalmış olmamıza sinirleniyorlar. Her gün biraz daha devletimizi kuvvetlendirmemize, halkımızı kal­kmdırmağa çalışmamıza içerliyorlar. Hergün biraz daha dünyada kıymet ve itibarımızın artmasından kuşkulanıyorlar. Bunlar da, tıpkı ecdatları gibi, bizimle dostluk mu­ahedelerini daha bozmadan, bize dost görünerek, aleyhi­mizde Hiter Almanyası ile anlaşmağa çalıştılar. Bunu yü­rütemeyince, harp sonunda, her tarafta kendilerine büyük kıymet verilmesinden cesaretlenerek, bizim o sıralardaki yalnızlığımızdan faydalanarak kendilerine boyun eğeceği­mizi hesapladılar. Bu hesaplarında da aldandıklarını gö­rünce, şimdi radyolarıyla, gazeteleriyle, her yolla, yine ecdatları gibi, yeni dinleri komünistlik yoluyla bizi parçalamağa, bu suretle bizi zaafa uğratmağa çalışıyorlar. Bunun için de bilhassa sizlerin, Türk köylülerinin, Türk işçilerinin, on­ların dinlerini benimsemenizi diliyorlar...
17 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.