Bu metin Azerice dilinden otomatik olarak çevirilmiştir. Orjinali Göster
Her ne kadar 24 tane freelance iş yazmam gerekse de kitabı bitirmeme yetecek kadar freelance işim kaldı :D Ama bence kitabın her sayfasına değer :)
İlyas Efendiyev'in okuduğum ilk kitabıydı. "Söğüt hendeği"; İlk romanı 1958'de yazıldı.
Kitabın konusu: Nuria isimli yetim bir kızın hayatını ve uzak bir köyde başına gelenleri anlatıyor. Öğrencilik yıllarında genç bir teğmenle tanışır ve daha ilk tanışmalarından itibaren aralarında büyük bir aşkın temelleri atılır.
Ama kader onları ayırır. Yıllar sonra sevdiği kişiyle tanışır ama onun evli olduğunu öğrenince Nuria'nın tüm umutları suya düşer...
Kitabın konusu biraz bozuk olabilir ama kitapta karşılıksız sevginin yanı sıra çalışkanlık, azim ve dostluk da aşılanmıştır.
Kitabın asıl özü, bir kadının aşkı için katlanabilecekleri, kadınsı aşk, aşk acısı ve kıskançlık, zarif ve güzel bir biçimde okuyucuya aktarılıyor.
Kitaptan beni en çok etkileyen Nuria'nın yaşadıkları oldu. Hayatı boyunca acı çeken bu kız, oyuncu olarak yüreğini ağlatsa da etrafındakileri güldürmeyi ve onlara bir şeyler öğretmeyi başardı.
Keşke herkes bu kız gibi güçlü, cesur, işine tutkuyla bağlı, sadece kendi çıkarlarını düşünmeyen...
"Kendimi büyük aşkıma feda ediyordum. Tutkulu bir aşkın yüce mutluluğuyla ölüyordum, seviyordum ve gülümsüyordum. Uğruna öldüğüm çocuğun hayalini sonsuza kadar yanımda taşıdım..." -Bu satırlara yüreğimi koydum...♡ Bu alıntıdan sonra artık söze gerek yok sanırım...