Onu saatler boyu karış karış seyrettim ve algılayabildiğim tek hayat belirtisi, suyun üzerindeki bulutlar gibi alnından geçmekte olan rüyaların gölgeleri oldu.
Gördüğü her şeyin iç mekanizmasına çocukça bir ilgi göstererek, insanların arasında sakat bir fil gibi dolaşıyordu, çünkü onun için dünya, hayatın insanın aklına estiği gibi sürdürülmesine yarayan, kurgulu kocaman bir oyuncağa benziyordu.