Şu Acayip Kuşlar
Özkan Öze (Tarık Uslu)Sözler ve Alıntılar
"Akşam olup güneş battığında bütün kuşlar başlarını sokacak bir yuva bulurlar kendilerine... Ve kuşlar aleminde, insanların zorla tutup kafeslere tıkadıkları hariç, kimse mutsuz uyumaz..."
Sayfa 167Kitabı okudu
"Bir yumurta, eğer içi boş bir kabuktan ibaret olsaydı, sırf bu özel şeklinden dolayı bile, yeterince acayip, yeterince şaşırtıcı ve yeterince mucize olurdu..."
Sayfa 69Kitabı okudu
Kuşlar
Kuşların dişleri yoktur, gagaları vardır. Bir kuş için gaga, İsviçre çakısı gibi birden çok işe yarayan harika bir organdır.
Kuşlar
Bazı kaz türleri yerden 7 ile 8 bin metre yukarılarda uçabilirler. Bu mesafede oksijen çok azdır. Yani nefes almak insanlar için imkansızdır. Fakat kuşların solunum sistemi kesintisiz nefes almalarını sağlayacak şekilde yaratıldığı için, bu sorun olmaz.
Sayfa 121Kitabı okudu
Bunları ben yapacak olsam kafam karışır...
Kanatlar açılır ve aşağıya doğru itilir.
Sonra daha küçük kaslar kanatları yukarıya doğru kaldırır.
Kanatları kaldırmak, aşağıya doğru itmekten daha kolaydır.
Çünkü aşağıya doğru iterken tüyler kapanır ve bütün havayı aşağıya iter.
Yani bir hava basıncı oluşur.
Yukarıya doğru çekerken ise tüyler açılırlar, aralarından hava geçer.
Yani hava basıncı çok azalır.
Ayrıca kuşun kanadı yukarıya doğru çekilirken katlanır ve daha az hava ile temas edecek bir şekle getirilir.
Eğer böyle olmasaydı kuş, aşağıya ittiği hava kadarını yukarıya doğru da itecek ; bu durumda bırakın uçmayı, yerinden bile kımıldayamayacaktı...
Kanatlar açılır kapanır ve oluşan hava akımı kuşun uçmasını sağlar...
Birinin bir başkasının kafasını patlatması, kolunu bacağını sakatlaması, öldürmesi, evini bombalaması, çocuklarına varıncaya kadar katletmesi, ülkesini işgal etmesi, sokaklarını kan gölüne çevirmesi için "Senin neden gözünün üstünde kaşın var söyle bakalım!" demesi yeterli...
Hatta bazen buna bile gerek yok...
Bir yalan, pek çok insanın gözünün içine baka baka söylenen bir yalan bile yeterli...
Sayfa 51Kitabı okudu
Ama, uçaklar karşısında hayretten ağzı bir karış açıldığı halde, mis kokulu iğde ağaçları arasında cıvıldaşan minik serçeleri, afilli kuyruklarıyla yakışıklı kırlangıçları, vapur yolculuklarına eşlik eden beyaz martıları, cami avlularında bakır rengi gözleriyle uçuşan tombul güvercinleri, dingin ruhlu kumruları, zarif kuğuları, sevimli ördekleri, keskin görüşlü kartalları, avcı baykuşları ve türkü söyleyen kanaryaları gördüğünde başını çevirip bakmayanlardan da değilim...