Bu satırları üzülerek yazıyorum.Bu derece kıymetli bir eserin,dünyada üniversitelerde Tarih bölümünde ders kitabı niyetine okutulan tarih felsefesi olarak nitelendirilen aynı zamanda post-modern grubunun içine de dahil olan kıymetli eser ne yazık ki ülkemizde bilinmeyen,okuma sayısının eksiler de olduğunu söylemek istiyorum.
Daha çok kitleye duyurmak için bir iki kelam etmek isterim;
Tarih kitaplarını sevmiyor olabilirsiniz fakat bu öyle bir tarih kitabı değil.Herkesin kendi tarihi olduğu gibi öğretmenimizin de tarihi ve sırları var anlatmak istediklerine kulak verelim lütfen.
Tarih dersin de Fransız İhtilalini anlatan ve bu konudan sıkılan öğretmenimiz bir anda kendi tarihini yüzyıllar öncesinde yaşanmışlıkları anlatırken bulur.
Yaşadığı bölgenin oluşumdan tutun,üç kuşak öncesinden o dönemin sevgi,aşk,aile kavramını dönemsel sosyo-ekonomik kültürünü , dönemsel geçişlerde ki birbirine bağlantısını akıcı,merak uyandırıcı şekildeki metinlerden oluşan bir hikaye bekliyor sizi.
Okuyucuyu yormuyor aksine kendi sırlarını öğrencilerine anlatırken o dönemin öznel tarihini,genel tarihini ve yerel tarihini gözler önüne seriyor ve bunu yaparken uzatmıyor,başka konulara geçmiyor.Anlatması gerekene son derece odaklı bir şekilde sade bir dil kullanıyor.
Bir bakımı da derinlere attıklarıyla öğrencilerine anlatırken kendisiyle yüzleşiyor bu da ne kadar objektif olduğunu gösteriyor.
Ve son olarak toplumsal sorunlarımız olan kıskançlık,nefret,cinayet,kin,tutku,ensest ilişkileri anlatırken insanın gözüne sokmadan okuyucuyu rahatsız etmeden anlatmış olması da çok kıymetli...
Tavsiyemdir mutlaka.
Sevgiyle Kalın.