"... ayağında tıpkı kendisi gibi bu dünyaya ait olmayan çizmeleri vardı. Sanki güvercini gökyüzünde küçük bir nokta kalıncaya kadar uçurmamış, sadece baş aşağı düşmüştü.
O gün bir daha tekrarlanmadı."
"Birkaç kez daha küçük sokaklara girip çevresine bakındı, ne olduğunu hatırlayamadığı bir şey arar gibiydi. Aradığı güvercinler değildi, sonsuz bekleyişten farklı bir şeydi."
"Ayazda birinin avuçlarına üflediği küçük bir bulutsun sen, annenle baban sevdiler seni, ne çok sevdiler seni, onlar gibi senin de ait olmadığın bu dünyayı sana armağan etmeyi ne çok istediler, ama sana inanmak istemediler..."
"Hepsi bu gökyüzünde kendi hikayesini okuyordu. Ve bu hikaye yeni bir anlatıcıya muhtaçtı, sayfaları çeviren, onları tanıyan, sonsuz kentlerden geçen yolculuklarında onlara eşlik eden bir anlatıcı."