Nahid Sırrı Örik çoğumuz tarafından Abdülhamid Han yandaşı olarak bilinir. Bilinir bilinmesine ama bunu eserine hiç mi hiç yansıtmaz. Olaylara objektif yaklaşarak, hiçbir konuda yandaş olmayarak nasıl da güzel tarihi bir roman yazılacağını gözler önüne serer.
Bakın bunu Fethi Naci ne güzel dile getirmiş.
“Nahid Sırrı Örik’in tutumu, İkinci Meşrutiyet’ten, İttihat ve Terakki’den, Sultan Hamid’den söz açan öteki romancıların tutumuna hiç mi hiç benzemiyor...
Ne var ki Balzac’ın kralcı oluşu toplumsal gerçekliği nesnel gelişmesi içinde vermesine nasıl engel olmamışsa Nahid Sırrı’nın Sultan Hamid’den yana olması da toplumumuzun belirli bir tarihsel kesitini bütün gerçekliğiyle yansıtmasına engel olmamış.”
Eserimiz Sultan Hamid’in elinde tutmakta olduğu telgrafı acı bir tebessümle okumasıyla başlıyor. Sonrasında ilan edilen II.Meşrutiyet ve doğurduğu sonuçlar, Sultan Abdülhamid Han’ın tahttan indirilmesine kadar olan süreç işleniyor.
Kitap hakkında, daha doğrusu yayınevi hakkında tek olumsuz eleştirim günümüzde çok fazla kullanılmayan eski kelimelerin çevirilerini vermemiş olması. Arapça ve Farsça kelimeler sizi biraz yorabilir lakin okunmaya değer bir eser. Başlarda biraz sabredip yazarın üslubuna alışınca kitabı elinizden bırakmak istemeyeceksiniz. Şimdiden keyifli okumalar.