Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Cep Boy

Sünnet-i Seniyye İktisad ve Tesettür Risaleleri

Bediüzzaman Said Nursî

Sünnet-i Seniyye İktisad ve Tesettür Risaleleri Gönderileri

Sünnet-i Seniyye İktisad ve Tesettür Risaleleri kitaplarını, Sünnet-i Seniyye İktisad ve Tesettür Risaleleri sözleri ve alıntılarını, Sünnet-i Seniyye İktisad ve Tesettür Risaleleri yazarlarını, Sünnet-i Seniyye İktisad ve Tesettür Risaleleri yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Şu dar-ı dünya,meydan-ı imtihandır ve dar-ı hizmettir.Lezzet ve ücret ve mükafat yeri değildir.Madem dâr-ı hizmettir ve mahall-i ubudiyettir; hastalıklar ve musibetler,dinî olmamak ve sabretmek şartıyla,o hizmete ve o ubudiyete çok muvafık oluyor ve kuvvet veriyor.
Sayfa 19 - Zehra yayıncılıkKitabı okudu
İ'lem Eyyühel-Aziz! Nebiyy-i Zîşan'ın (A.S.M.) Makam-ı Mahmûd'u, İlahî bir mâide ve Rabbânî bir sofra hükmündedir. Evet, tevzi' edilen lütuflar, feyizler, nîmetler o sofradan akıyor. Resul-i Zîşan'a (A.S.M.) okunan salavât-ı şerife, o sofraya edilen dâvete icabettir.
Reklam
Kelime-i Tevhid'in tekrar ile zikrine devam etmek, kalbi pek çok şeylerle bağlayan bağları, ipleri kırmak içindir. Ve nefsin tapacak derecede sanem ittihaz ettiği mahbublardan yüzünü çevirtmektir. Maahaza, zâkir olan zâtta bulunan hâsse ve latîfelerin ayrı ayrı tevhidleri olduğuna işaret olduğu gibi; onların da, onlara münâsip şerikleriyle olan alâkalarını kesmek içindir.
lisan ile kalb ile dua etmektir. Eli yetişmediği bir kısım metalibi istemektir. Bunun en mühim ciheti, en güzel gayesi, en tatlı meyvesi şudur ki: "Dua eden adam anlar ki: Birisi var; onun hatırât-ı kalbini işitir, herşeye eli yetişir, her bir arzusunu yerine getirebilir, aczine merhamet eder, fakrına medet eder."
lisan-ı ıztırarıyla bir duadır ki; muztar kalan herbir zîruh; kat'î bir iltica ile dua eder,
Reklam
Ve beliyyelerin istilâsı ve muzır şeylerin tasallutu, bâzı duaların evkât-ı mahsusalarıdır ki; insan o vakitlerde aczini anlar, dua ile niyaz ile Kadîr-i Mutlak'ın dergâhına iltica eder.
Ve keza o Zâtın (A.S.M.) dört yaşından kırk yaşına kadar geçirmiş olduğu gençlik devresinde bir hilesi, bir hıyâneti görülmemiş ve bir yalanı işitilmemiştir. Eğer o Zâtın yaradılışında, tabiatında bir fenâlık, bir kötülük hissi ve meyli olmuş olsaydı; behemehal gençlik saikasıyla dışarıya verecekti. Halbuki bütün yaşını, ömrünü kemâl-i istikametle, metanetle, iffetle, bir ıttırad ve intizam üzerine geçirmiş, düşmanları bile hileye işaret eden bir halini görmemişlerdir.
Hazret-i Muhammed Aleyhissalâtü Vesselâm kendi kendine güneş gibi bir bürhandır.
Demek bu zâtın vahdaniyete şehâdeti şahsî ve cüz'î değil, belki umumî ve küllî ve sarsılmaz ve bütün şeytanlar toplansa karşısına hiçbir cihetle çıkamaz bir şehâdettir diye hükmetti.
Reklam
"Eğer perde-i gayb açılsa yakînim ziyâdeleşmeyecek" diyen İmam-ı Ali (R.A.)
407 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.