Günlük yaşantımda, herşeyi fazlaca ayrıntısıyla anlatan insanlardan pek haz etmemisimdir. Gereksiz ayrıntılara girilmesi hep sıkmıştır beni..
Oktay ihsan Anar da bir olayı, bir şahsı, bir mekanı anlatırken öyle çok detaya girmiş ki, bu detaylar beni yordu...
Yarım bırakmayı çok düşündüm ama sizlerin desteğiyle tamamladım nihayet...
Yazarın anlatımı ve bilgisi çok güçlü.Hatta bu kitabı yazmak ivin beş yıl araştırma yaptığını duymuştum.
Kitap öyle karmaşık, karakterler öyle çok ki kitabı okurken kendimi bir labirentte kaybolmuş hissettim... Suskunlar, geleneksel İslam'ın pek de benimsemediği Sufizm ve Tasavvuf ile ilgili bir kitap. Tasavvufu müzik (ses, tını, ezgi) ve kurgusal tarihi karakterler üzerinden anlatmış.
Musikiye ilginiz varsa sevebilirsiniz bu kitabı...
Yazarın ve kitabın muhteşem olduğunu düşünenlere saygılarımı sunarım ama bu kitap kesinlikle beni çok yordu ve kesinlikle tarzım değil...
KİTAPLA KALIN 🤗
''Belki de susmak, gerçeği anlatmanın tek yoluydu.''
Romanın okurken en zevk aldığım kısmı:
"Peki o lanet Firavun'un beynini dağıttın mı?" İbrahim Dede, "Hayır," dedi, "Ona dua ettim." Derviş, "Beddua mı ettin?" diye sordu.
İbrahim Dede, "Hayır," dedi. "Tam tersi, hayırdua ettim." "Anlayamıyorum," dedi derviş. "Onu hem öldürmemişsin hem de hayırdua etmişsin. Niye yaptın ki böyle bir şeyi?" İbrahim Dede. "Onun doğru yola dönmesi için dua ettim," dedi. "Çünkü ölüyü diri yapan Mevla'nın kötüyü de iyi yapabileceğim biliyorum. Kötü ve ölü bir düşmanın olacağına, iyi ve diri bir dostum olsun istedim."