"Beni öptün ve sana aşık oldum. Ama bu bir büyü değil, bu bir gerçek. Ben sana kendimi bildim bileli aşığım."
"Hiç görmeden mi?"
"Hiç görmeden, bilmeden, hissetmeden... İhtimaline aşığıyım. "
İnsanı en çok anlatamadıkları yaralıyordu belkide. Sustukları, söyleyemedikleri, içinde birikenleri… Hepsi bir zehre dönüşüyor ve o zehir günden güne damarlarında gezinen sinsi bir katil gibi insanı öldürüyordu.
Kimi zaman hayatın bir oyun alanı olduğunu düşünürdüm. Yaşamaksa sınırları beyaz boyayla belirlenmiş, düz çizgileri olan o oyun alanında oynanan bir oyundu.