Talat Paşa Gönderileri

Talat Paşa kitaplarını, Talat Paşa sözleri ve alıntılarını, Talat Paşa yazarlarını, Talat Paşa yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Vatan uğrunda her fedakârlığı göze alacağına, cesaretine ve azmine emin idiler. Onun için Talât'ı severler, sayarlar ve sözünü dinlerlerdi.
İttihat ve Terakki Cemiyeti'nde Talât'tan çok parlak olarak yola çıkmış arkadaşları vardı. Fakat hayat mektebinde Talât hepsinden fazla muvaffak oldu. Bu, tamamen müstesna bir kabiliyete ve çok keskin bir zekâya istinat eden hakiki bir üstünlük eseridir.
Reklam
Rumeli'nin, bir Türk kalbini titretecek tehlikeleri ve hususi bir hayatı vardı. Rumeli'nin her parçası ecnebi unsurun göz dikmiş olduğu bir kıta olduğu için kalbinde vatan aşkını biraz duyan bir insan, üzerine titrediği bu vatanın ne kadar tehlikede olduğunu derhal hissederdi. Orada vatanseverlik bir müdafaa-i nefs zarureti olarak doğar ve büyürdü.
Daimi tehlike onlarda yakınlık ve kardeşlik hissini doğuruyordu.
Memleket içinde her biri istiklâl hevesine düşmüş yahut büyük devletler tarafından tertip edilen bu istiklâl tuzağının cazibesine kapılarak Türk hâkimiyetine karşı suikaste kalkmış türlü türlü unsurlar karşısında İttihat ve Terakki Türk unsuruna istinat etmeyip de ne yapabilirdi? Hangi unsur Türk ile halis ve samimi bir işbirliği yapmaya hazır idi?
En son eğildinse de kurşunla eğildin, Altınlar akarken de züğürt ölmeyi bildin...
Sayfa 17 - Ötüken NeşriyatKitabı okudu
Reklam
Son gün
Eşi Bayan Hayriye'den Talât'ın son gününü şöyle dinliyoruz: - O gün, yine her günkü gibi, kalktı, gitti. Saat ona doğru, eve döndüğü zaman: - Haydi... Hayriye, dedi. Seninle biraz dolaşalım. Hava almış olursun. Ben mutfakta yemek hazırlamakla meşguldüm: - Ben çıkmayayım, dedim. Hem yorgunum hem de yemeği hizmetçinin başına bırakmak istemiyorum. - Sen bilirsin, dedi. Fakat bir türlü evden çıkmak istemiyordu. Kapıya kadar birkaç kere gidip geldi ve her defasında titrek bir sesle: - Allah'a ısmarladık, diyor, sonra tekrar yanıma gelip uzun uzun gözlerimin içine bakıyordu. - Paşa, dedim, bugün sizin bir tuhaflığınız var. Çocuk mu oluyorsunuz Allah aşkınıza? Niçin gitmiyorsunuz? - Bilmiyorum Hayriye. İçimde bir sıkıntı var. Sen yanımda olmadıkça kendimi çok yalnız hissediyorum. Öyle söyleyerek kapıya doğru yürüdü. Ben de mutfağa döndüm. Aradan bilmem ne kadar zaman geçmişti. On dakika, belki daha fazla. Kapının zili üst üste çalındı. Hizmetçiler koşup açtılar. İçeriye ilk giren eski Selânik mebusu Nesim Mazelyah oldu. Arkasından Dr. Nazım, yüzü sapsarı, gözleri dehşetle dışarı fırlamış, içeri girdi. Nazım beni görünce tarif edilemeyecek bir heyecanla bağırdı: - Hayriye Hanım! Hayriye Hanım... Bu ses hâlâ zaman zaman beynimin içinde ürpertiler uyandırır. Dediği gibi koştuğumu ve: - Nazım Bey, korktuğum başıma geldi mi? diye sorduğumu hatırlamıyorum, düşüp bayılmışım.
Sayfa 119Kitabı okudu
Vatan Vatan
İttihat ve Terakki Fırkası kendi kendini feshedince kaçmak lâzımdı. Fakat Talât vatan topraklarını bırakmak istemiyordu: - Saklanırım, beni nereden bulacaklar? Ben vatanımdan ayrı, uzak yaşayamam, vatandan uzak yaşamaktansa ölmek daha iyidir, diyordu. Merhumun eşi diyor ki: -"Vatan işgale uğradığı günlerde 108 kiloluk Talât Paşa, vatan, vatan diye birkaç haftada 90 kiloya düştü."
Sayfa 112Kitabı okudu
Göben ile Breslav Gelince
Doktor Akil Muhtar anlatıyor: 30 Teşrinievvel (Ekim) 1914 Cuma günü idi. Göben ve Breslav gemilerinin Karadeniz'e geçmesini müteakip Talât Paşa'yı görmüştüm. Çok üzüntülü bir hali vardı: - Doktorcuğum, bu işe ben de memnun olmadım. Bu vaka katiyen benim mâlumatım haricinde olmuştur. Zamanı değildi. Çok vakitsiz oldu. Ben şahsen muharebeye girmemiz ihtimalini ve mecbur olabileceğimizi daima düşünüyordum. Buna mümkünse mâni olmak ve herhalde uzağa atmak için çalışıyordum. Menfaatimizin buna bağlı olduğuna kani idim. Yapılacak pek çok iş daha vardı. Enver'in lüzumsuz bir acelesi bunu başımıza getirdi. Şimdi bize düşen iş, her türlü tedbiri almak ve vazifemizi yapmaktır.
Sayfa 110Kitabı okudu
O en büyük mevkiye yükseldiği zamanlar bile gurur ve azamet ne olduğunu bilmedi. Selânik'in Beyazkule kahvelerindeki Talât, o zamanki arkadaşları için ne idiyse, Dahiliye Nazırı Talât Bey, Sadrazam Talât Paşa da o halde kaldı. Talât'ın yanındakiler onun hiçbir şahsî düşüncesi, bir menfaat avcılığı olmadığını bilirlerdi. Vatan uğrunda her fedakârlığı göze alacağına, cesaretine ve azmine emin idiler. Onun için Talât'ı severler, sayarlar ve sözünü dinlerlerdi.
669 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.