Anlatılanlara göre Yahya Kemâl Paris'ten İstanbul'a geldiğinde Osmanlı kültürüne karşı soğuk durmakta ve tekrar Paris'e dönmeyi düşünmektedir. Ancak yakın çevresi buna karşı çıkıp onu İstanbul'da tutmak istemiş ve bir akşam Yahya Kemâl'i Tanburî Cemil Bey'le tanıştırmışlardır. Cevizlikte Şevket Bey'in köşkünde yapılan meşkte ilk defa Tanburî Cemil'i dinleyen Yahya Kemâl, 'O gece önümde bir kapı açıldı ve kendi kültürümüzün dünyasına işte bu kapıdan girdim.' demektedir.
Necip Fazıl' ın çok güzel bir sözü vardı, üstad "ölenlerle kalanların birbirinden farkı yok, mademki biri yaşadığı halde yok olabiliyor, öbürü de yok olduğu halde yaşayabilir" diyordu.