Tanımadığımız Meşhurlar

Hikmet Feridun Es

Tanımadığımız Meşhurlar Sözleri ve Alıntıları

Tanımadığımız Meşhurlar sözleri ve alıntılarını, Tanımadığımız Meşhurlar kitap alıntılarını, Tanımadığımız Meşhurlar en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Hüseyin Cahit Yalçın’ın aktardığına göre Tevfik Fikret yolda yürürken dostlarını sol yanında yürütmez, hep sağ tarafina geçmelerini söylermiş . Öncesinde bir işitme sorunu var zannetmişler fakat sonra sebebi sorulduğunda kalbini işaret ederek "Orada [esim] Nâzime var" demiş.
Ahmet Mithat Efendi ve Muallim Naci börek açıyor.
İşte o zamanlar hamur tahtalarının birinin başında memleketin iki büyük başını görüyoruz. Ahmet Mithat Efendi bir tarafta, Muallim Naci bir tarafta önlerine konulan yufkalari yuvarlayıp yuvarlayıp hem de büyük bir maharetle sigara böreği sanyorlar... Bilhassa Muallim Naci, son derece büyük bir dikkatle, intizamla, maydanozlari ve peynirleri yufkanın içine pek tertipli bir tarzda yerleştirerek börekleri hazırlamaktadır.
Reklam
Hüseyin Rahmi Gürpınar ve Örgüleri
Evet, Hüseyin Rahmi son derece iyi örgü örmesini bilirdi. Hem de şiş ile degil, eski usulde, tığ ile... Onun tığ örgü ile ördüğü birçok şeylerin karşısında değme zevkli kadınların parmakları ağızlarında kalırdı. Örgüyü kendisine en büyük zevk edinmişti. Nakış modelinden şekiller çıkarır ve bütün örgülerden anlardı.. Hangisi yaprak örgüsüdür? Hangisi saç örgüdür? Hangisi haraso örgüdür? Hangisi fıstık Örgüdür? Hepsini pekiyi bilirdi. Avrupa'dan örgü modelleri getirttirdi. O, 10-15 beresini tamamıyla kendi örmüştü. Kışlık bereleri yünle, yazlık olanlar floşla! Bunların içlerine desenler de karıştırırdı. Yalnız yün ve floş mu örerdi? Ne münasebet!.. Tentene örmekle de pek büyük bir mahareti vardı. Birçok tenteneler örmüştü. Mamafih bu kadarla da kalmış değildir. Gayet iyi yastık işler, evdeki yastıklar romancının kendi elinden çıkmıştır. Hüseyin Rahmi bilhassa bunları uzun yazı fasıllarından sonra yapardı. Mesela bir romana başlamış , sahifelerce yazmış. Pek yorulmuş . Masadan kalkar, bir köşeye çekilir, tığını eline alır, ya takke veya tentene örmeye başlardı. Bu âdeta onun bir yazı yazma tarzı haline gelmişti. Bütün eserlerini yazarak ve böyle dinlenerek bitirmişti.
ŞEMSEDDİN SAMİ YAZIYOR, KİM NİŞAN ALIYOR?
16 sene içinde kendisine ancak 300 lira kazandıran Kamûsü'l-a'lâm bitmişti. Bütün Şark âleminde hatta dünya mikyasında bir tesir uyandırdı. Dostları kendisine: —"Eserden bir takım Saray'a gönder!" Diye ısrar ediyorlardı. Şemseddin Sami, onlara şu cevâbı veriyordu: —Sevmez beni Sultan Hamid! Nihayet ahbaplardan sözüne itimat edilir bir zat: —Fakat eserinden göndermemenden fena mânâ çıkarıyorlar. Rahat çalışman için gönder, dedi. Bunun üzerine Kamûsü'l-a'lâm'ın altı cildi mor kaplı olarak ciltlendi. Eser Sultan Hamid'e gönderildi. Bir hafta sonraki gazetelerin nişan alanları ilan eden sütununun en baş tarafında Kamûsü'l-a'lâm eserinin tâbi'î saadetlü Mihran Efendi Hazretlerine ikinci rütbeden mecidî nişanı verildiği tevcih edildiği bildiriliyordu. Garip tecelli! s. 53-54
"Deli söylediğini bilmez, ahmak bilmediğini söyler, âkil bildiğini söylemez.."
Hüseyin Cahit Yalçın'ın aktardığına göre Tevfik Fikret yolda yürürken dostlarını sol yanında yürütmez, hep sağ tarafına geçmelerini söylermiş. Öncesinde bir işitme sorunu var zannetmişler fakat sonra sebebi sorulduğunda kalbini işaret ederek "Orada [eşim] Nâzime var" demiş.
Reklam
14 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.