Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Tanrı Beni Görüyor mu?

Murat Gülsoy

Tanrı Beni Görüyor mu? Sözleri ve Alıntıları

Tanrı Beni Görüyor mu? sözleri ve alıntılarını, Tanrı Beni Görüyor mu? kitap alıntılarını, Tanrı Beni Görüyor mu? en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Utancın, kederin ve çaresizliğin böylesine ağır olduğunu ilk kez o zaman anladım.
Sayfa 158 - Can Yayınları (Bize Kuş Dili Öğretildi)Kitabı okudu
Elimdeki parayla alınabilecek modellerin neler olabileceğini Selim'e sorduğumda önüme serdiği seçeneklerin hiçbiri beni tatmin etmemişti. Ne söylerse burun kıvırıyordum. İş bilmezliğime, paranın alım gücünün farkında olmayan hayalci hallerime sinirlenip "Ne almak istiyorsun, sen söyle o zaman" dediğinde "Mercedes" dedim. Güldü. Sonra da "tabii daha önce neden aklıma gelmedi ki" diye dalga geçti. Ciddi olduğumu fark edince de "Bu parayla ancak bir Mercedes hurdası alabilirsin" dedi. Aslında ona söyletmek istiyordum. Benim hayalimdeki araba belliydi. 74 model, fıstık yeşili bir Mercedes. Otopazarında haftalarca gezdikten sonra bulduk onu. Beni bekliyordu. Selim neden bu kadar heyecanlandığımı anlayamamıştı. Ona açıklamaya çalıştım. Belki de ilk kez hayalini kurduğum bir şeyin tamı tamına aynısına kavuşmuştum işte. Tanrısal bir işaret gibi duruyordu otopazarının ücra bir köşesinde. Çoktan gözden düşmüş Nova'lar, yaşlandığını bir türlü kabullenmeyen spor BMW'ler, aradan zaman geçmemiş gibi alık alık sırıtan Murat 124'ler arasında beni bekliyordu.
Sayfa 16 - Can Yayınları (74 Mercedes)Kitabı okudu
Reklam
İş hayatından öğrendiğim, hiçbir işin zamanında ve eksiksiz bitmeyeceğiydi.
Sayfa 19 - Can Yayınları (74 Mercedes)Kitabı okudu
"Yalnız yaşadığımı söyledim. Böyle söyleyince kulağa ne tuhaf geliyor..." "Neden? Ben de yalnız yaşıyorum..." "Öyle mi? Ne bileyim? Garip işte... Sanki bu bir seçimmiş gibi anlaşılabilir 'yalnız yaşıyorum' deyince... Kimsem yok demek yerine böyle söylüyoruz."
Sayfa 51 - Can Yayınları (Karanlıkta)Kitabı okudu
"Öyle mi oluyormuş hikâyelerde? O çaldığınız kitapları okumadığınız belli. Zaten korsana sattığınızı fark ettiğimde kovmalıydım sizi." "Benim hikâyem de böyle, işinize gelirse. Hikâye kahramanı değil miyim? Benim hikâyem burada, bu depoda, bu kitapların arasında..." İnsanları anlamıyorum. Neden bu kadar ısrar ettiklerini anlamıyorum. Geçenlerde bir genç kız ağlayarak dizlerime kapandı, yalvarmaya başladı. Beni beklemekten sıkıldığını, bu sonsuz bekleyişin onu bitirdiğini, çürüttüğü söyledi. Kızı hayatımda ilk kez görüyordum. Zavallıya anlatmaya çalıştım. Dinlemedi bile. Takmıştı bir kere... Komik mi anlattıklarım? Bence hiç değil. Siz de inanmıyorsunuz, değil mi? Benim bir hikayenin içinde olduğumdan eminsiniz. Nasıl bu kadar emin olabiliyorsunuz? Her şeyi doğru ve eksiksiz biçimde hatırlayabiliyor musunuz? Çevrenizdeki her şeyin gerçek olduğundan emin misiniz? Bakın: İşte örnek arıyorsanız, karşınızda duruyor. Ben... Size bunları anlatıyorum. Benim gerçek olmadığımı düşünüyorsunuz. Siz ise gerçeklerin dünyasındasınız, öyle mi? Peki, sizin o gerçekler dünyasında nasıl oluyor da benim gibi gerçekdışı, kurmaca biriyle karşılaşabiliyorsunuz? Sizin gerçekler dünyasına, kim bilir benim gibi ne hayal ürünü şeyler karışmıştır! Yok, ama siz her şeyin en doğrusunu bildiğinizi düşünüyorsunuz. Hayır, yanılıyorsunuz ve beni de yanıltamayacaksınız: Adım Fırat. Fırat Saner. Basın sitesinde oturuyorum. Depo sorumlusuyum. Bekârım. Otuz üç yaşındayım. Bir süre önce insanlar, gerçek olmadığımı söylemeye başladılar. Yüzüme karşı. Hayatın hikâye, diyorlar. Onlara inanmıyorum.
Sayfa 44 - Can Yayınları (Hayatım Yalan)Kitabı okudu
Reklam
Gitmek istiyorum ama gidemiyorum. İnsanın terk edecek kimsesi yoksa gitmesinin de bir anlamı olmuyor.
Sayfa 249 - Can YayınlarıKitabı okudu
Yalan, hayatın yalan diyorlar. Onlara anlatmaya çalışıyorum. Uzun uzun kendimden söz ediyorum. Bir kaşları havada, küçümser bir ifadeyle önce dinliyorlar. Sonra, palavra, deyip gidiyorlar. Arkalarından koşup yalvarmak geçiyor içimden, ama hayır, yapamıyorum.Önemli biri değilim, bunu kabul ediyorum ama... Yine de böylesine yok sayılmak onuruma dokunuyor. Her şeyin bir onuru vardır. Taşın, toprağın, ağacın... Hiçbir şey yok sayılmaz. Hiçbir şey, varken yok sayılamaz.
Sayfa 33 - Can Yayınları (Hayatım Yalan)Kitabı okudu
Küçük bir olasılığı dev bir paranoyaya dönüştüren, sonra da bundan zevk alan biriydim işte. Toplum içinde kendini var etmekte zorlanan biri.
Sayfa 105 - Can Yayınları (Kuşku)Kitabı okudu
Bir ara haberlerde bangır bangır söylüyorlardı. Deliliğe yol açan bir salgının Çin'den tüm dünyaya yayılmaya başladığını. Geceler boyunca açıkoturumlarda izlemiştim. Uzmanlara göre küreselleşen dünyadaki eşitsiz iş bölümünün bir sonucuydu bu. Çin'de işgücü o kadar ucuzdu ki dünyadaki ucuza mal edilmek istenen her şey orada üretiliyordu. Tekstilden elektroniğe, ayakkabıdan saate kadar her şey Uzakdoğu'dan geliyordu. Evimizde neyin arkasını çevirsek Made in China, ya da Taiwan, ya da başka bir Uzakdoğu ülkesinin markasını buluyorduk. Orada başlayan bir salgın bu ürünler yoluyla her yere yayılıyordu. İnsanlarda panik başlamıştı. Dünyanın dört bir yanında Çin lokantaları kepenkleri indiriyordu. Kimse onlara yaklaşmak istemiyordu. Nedense bu salgının buralara kadar geleceğine ihtimal vermemiştim o zamanlar. Televizyondaki uzmanların her zamanki gibi bizi korkutmak istediklerini düşünüyordum. Temizliğe ve sağlığa önem vermeyen bu insanların gözünü korkutmak lazım, diye düşündüklerine emindim. Ama işte doğru çıktı. Çevremde hızla yayıldığının tanığıyım.
Sayfa 36 - Can Yayınları (Hayatım Yalan)Kitabı okudu
356 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.