Tanrı ile Sohbet / Alışılmadık Bir Diyalog
Neale Donald WalschTanrı ile Sohbet / Alışılmadık Bir Diyalog Sözleri ve Alıntıları
Tanrı ile Sohbet / Alışılmadık Bir Diyalog sözleri ve alıntılarını, Tanrı ile Sohbet / Alışılmadık Bir Diyalog kitap alıntılarını, Tanrı ile Sohbet / Alışılmadık Bir Diyalog en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Ama siz gerçeği bilmek istemiyorsunuz, gerçeği sizin anladığınız şekilde kabul etmek istiyorsunuz. İşte bu, aydınlanmanızın önündeki en büyük engel. Gerçeği zaten bildiğinizi sanıyorsunuz. Zaten anladığınızı sanıyorsunuz. Kendi anlayışınıza uygun okuduğunuz, işittiğiniz, gördüğünüz her şeyi doğru kabul ediyor, uymayanı reddediyor ve buna öğrenmek diyorsunuz. Buna öğrenmeye açık olmak diyorsunuz. Kendi gerçeğiniz dışında her şeye kapalı olduğunuz sürece öğrenmeye açık olamazsınız.
Güzel
İçimdeki yaşamın sesi,
senin içindeki yaşamın
kulağına ulaşamaz . . . ..
Yine de kendimizi yalnız
hissetmemek için konuşalım...!
Sayfa 254 - iş bankasi
Sen zaten Tanrısın.
Sadece bilmiyorsun.
Sayfa 61
Bizi öldüren şeyin birbirimizi suçlamak olduğunu gördüğümüzde, bizi öldüren şeyin farklı görüşler değil, bu görüşleri hoş görememek olduğunu gördüğümüzde birbirimizi suçlamayı bırakacağız.
SöyIenecek sözün çokIuğu bazen insanı diIsiz bırakır, tıkanır kaIırsınız. HakIıIığın suskunIuğu diğer suskunIukIara benzemez . . ..
Başkalarının senin hakkında ne düşündükleri konusunda endişe duyduğun sürece onlar senin sahibindir.
Bir insanın en büyük sermayesi, büyük bir servet değiI mükemmeI bir karakterdir . . ..
İnsanları tok, sağlıklı ve canlı tutmak gibi basit problemleri bile çözümleyemediniz. Eşit imkanlar sunmayı ise yapılacaklar listesine bile koymadınız. “Sahip olanlar”dan arta kalanları “sahip olmayanlara” aktarmak gibi basit bir şeyi bile başaramadınız. Kaynaklarınızı daha eşitçe paylaşmak isteyip istemediğinizi bile bilmiyorsunuz. Dünyayı besleyecek yiyecekleri çöpe atarken, her gün yüzlerce insan açlıktan ölüyor.
Bazıları sana özgür irade verdiğimi söylüyor. Ama aynı insanlar bana itaat etmezsen seni cehenneme göndereceğimi de söylüyor. Bu ne biçim özgür irade? Özsel olarak doğru olanı yapman için ille de korku mu gerekiyor? İyi olmak için tehdit edilmen mi gerekiyor?
“Çünkü insanlar sevdikleri şeyi yok etmeye, daha sonra da yok ettikleri şeyi yeniden sevmeye ve değer vermeye meraklıdırlar.
Ama neden? Niçin böyle yapıyoruz?”