Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Tanrıların Arabaları

Erich Von Daniken

Tanrıların Arabaları Sözleri ve Alıntıları

Tanrıların Arabaları sözleri ve alıntılarını, Tanrıların Arabaları kitap alıntılarını, Tanrıların Arabaları en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Biraz sonra anlatacağım bilimsel araştırma sonuçlarını daha iyi kavrayabilmek için bu cümleleri iki kere okumalısınız: 1963'ün mart ayında Oklahoma Üniversitesi biyoloji uzmanları, Mısır Prensesi Mene'nin deri hücrelerinin yaşamakta olduğunu açıkladılar. Oysa Prenses Mene öleli birkaç bin yıl oluyordu! Birçok yerde bulunan mumyalar öylesine kusursuz ve düzgün korunmuşlardı ki, görünüşleri bakımından canlı bir insandan ayırmak güçtü. İnkalardan kalan buzul mumyaları ise gömülmelerinden çağlar geçmiş olmasına rağmen, teorik olarak yaşıyorlardı. Ütopya mı? 1965 yazında Rus televizyonu bir hafta süreyle dondurulmuş iki köpek gösterdi. Hayvanlar yedinci gün eritilmiş ve eskisinden daha neşeli olarak yaşamaya devam etmişlerdi!
Deli sorular????
Hayal gücümüz bile, atalarımızın 100 ton ağırlığındaki bir kayayı taş ocağından çıkarmak, oldukça uzak bir yere taşımak ve işlemek için ne gibi teknik yeteneklere sahip olması gerektiğini kavrayamaz. Ancak 20.000 ton ağırlığında başka bir blokla karşılaşınca, yirminci yüzyıl tekniğine alışmış bir insan bile beyninden vurulmuşa döner. Bu dört katlı bir ev büyüklüğündeki taş blok, Sacsayhuaman kalıntılarından az ötede ziyaretçilerin gözü önüne serilmiş yatmaktadır. Üzerinde çok ince ve usta işlemeler, basamaklar, rampalar, delikler ve helezonlar vardır. Her halde İnkalar, bu benzeri görülmemiş dev eseri, boş vakitlerini değerlendirmek için oturup yapmamışlardı. Mutlaka bizce brlinmeyen bir amaca hizmet ediyordu. Ancak işin en korkunç yanı, bu dev eser, bilmeceyi daha da karıştırmak istercesine tepetaklak durmaktadır! Böylece merdivenler tavandan aşağıya doğru inmekte, delikler kumbara çentiği gibi başka başka yönlere bakmakta, iskemleyi andıran resimler havada yüzermiş gibi görünmektedirler. İnsan eli ve insan çabasının bu taşı kazdığını, taşıdığını ve işlediğini düşünebilir miyiz? Düşünsek bile onu hangi akıl almaz gücün alıp tersine çevirdiğini bulabilir miyiz? Hangi dev güçler burada iş başındaydı? Ve hangi amaçla?
Reklam
‘imkansız’ sözünün bilim insanlarınca kullanılması ise, tam an­lamıyla ‘imkansızdır.’
Dar kafalılık yeni fikirler öne sürüldüğünde peydah olan bir virüs sanki.
Varlık yayınlarıKitabı yarım bıraktı
Kuşku
Okültistler[-] artık lambalarını söndürebilir, simyacılar potalarını yok edebilir, gizli kardeşlik örgütleri kukuletalarını çıkarabilirler. İnsanlığa binlerce yıldır büyük bir kurnazlıkla yutturulan saçmalıklara artık bu dünyada yer yoktur. Evren kapılarını açar açmaz, daha iyi bir geleceğe ulaşılacaktır. Uzak geçmişimizin anlaşılmasındaki büyük kuşkuculuğumu, bugün elimizde olan bilgilere dayandırıyorum. Kuşkuculuğu yalnız Thomas Mann'm 1920'lerdeki bir konuşmasında belirttiği biçimde anlıyorum: «Kuşku duyanın olumlu yönü, her şeyi mümkün kabul etmesidir!»
var olan bütün güçler ve zekâlar, uzay araştırmalarının emrine verilir verilmez, dünya üzerindeki savaşların saçmalığı apaçık or­taya çıkacaktır. her ırktan insanlar, halklar, uluslar, uluslar-üstü bir birleşmeyle, uzak gezegenlere yolculuk işiyle uğraşmaya başla­yınca, dünya bütün küçük sorunlarıyla birlikte evrenin doğal akışı karşısında hak ettiği yeri alacaktır.
Reklam
Biraz tevazu göstererek şöyle söylüyorum: Gerçeğe sahip olamayız, ona ancak inanabiliriz. Gerçeği arayan kişi onu kendi dininin kalkanı altında ya da sınırları içinde bulamaz.Üstelik hayatın amacı nedir ki? Gerçeğe inanmak mı, yoksa onu aramak mı?
Radyo Astronomlarımız, uzaya hiç durmadan sinyaller göndermekte ve bilinmeyen akıllı yaratıklarla ilişki kurmaya çalışmaktadırlar. Neden çok daha yakınımızda bulunan, dünyaya izlerini bırakmış, akıllı yaratıkları araştırmakla işe başlamıyoruz? O izler hepimizin görebileceği biçimde, dünyanın dört bucağına dağılmış olarak incelenmeyi beklemektedirler.
Çünkü her şey bir hayalle başlar.
Geçmişte, çağdaş eleştirilere kulak asmamış hayalperestlerin yaşamış olması çok mutluluk verici bir şeydir. Onlar olmasaydı, bugün 220 kilometre hızla giden trenler de olmayacaktı. (Dikkat: Yolcular, 36 kilometrenin üstüne çıkılınca ölürler!) Onlar olmasaydı bugün jet uçakları da olmayacaktı. (Dikkat: Havadan ağır nesneler uçamazlar!) Ve yine onlar olmasaydı ay roketleri de olmayacaktı. (Çünkü insan kendi gezegeninden ayrılamaz!) Bugün de yalnız hayalperestler için var olan o kadar çok şey var ki!
Sayfa 66 - Cep Yayınları 52. BaskıKitabı okudu
...gerçeğe sahip olamayaca­ğımızı, ona ancak inanabileceğimizi ileri sürüyorum. gerçeği bul­mak isteyen bir insan, onu kendi dininin siperleri ve sınırları içinde aramamalıdır. hem, hayatın amaç ve gereği nedir? gerçeğe inan­mak mı, yoksa onu aramak mı?
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.