Tantra Dönüşümü Aşk ve Meditasyon
OshoTantra Dönüşümü Aşk ve Meditasyon Gönderileri
Tantra Dönüşümü Aşk ve Meditasyon kitaplarını, Tantra Dönüşümü Aşk ve Meditasyon sözleri ve alıntılarını, Tantra Dönüşümü Aşk ve Meditasyon yazarlarını, Tantra Dönüşümü Aşk ve Meditasyon yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Ve diğer güzellik, diğer olağanüstü deneyim şudur ki, kendini bildiğinde, gizem bitmemiştir. Aslında, ilk defa olarak, gizem muazzam hale gelir. Biliyorsun ve hala bilinecek çok şey olduğunu biliyorsun. Biliyorsun ve hala bilginin hiçbir şey olmadığını biliyorsun. Biliyorsun ve hala kıyı çok uzakta. Sadece bilginin okyanusuna giriyorsun, karşı kıyıya hiç ulaşmıyorsun.
Sayfa 47
Ve sevgi bağımlılık içinde çiçek açamaz, sevgi özgürlüğün çiçeğidir; alana ihtiyacı vardır, mutlak alana ihtiyacı vardır. Diğeri ona müdahale etmemelidir. O çok hassastır.
Sevgi lükstür. O bolluktur, o kadar yaşamla dolu olmaktır ki, onunla ne yapacağını bilemezsin, bu yüzden paylaşırsın.

İki çeşit sevgi vardır... C. S. Lewis sevgiyi ikiye ayırmıştır: "İhtiyaçtan sevgi" ve "armağan sevgi."
Abraham Maslow da sevgiyi bu şekilde ikiye ayırmıştır.
Birinciye "yoksunluktan sevgi" ve ikinciye "varlıktan sevgi" der. Ayrım önemli ve anlaşılmalıdır. İhtiyaçtan sevgi veya yoksunluktan sevgi diğerine
Sayfa 31 - Ganj YayıneviKitabı okuyor
Tantra sevişmeye karşı değildir, hatırla; yeniden ve yeniden tekrar ediyorum. Ona taraftardır, fakat sadece ondan ibaret değildir; o yedi basamaklı merdivenin ilk basamağıdır.
İnsan bir merdivendir. İlk basamak sekstir ve yedinci basamak sahasrardır, samadhidir.
İlk basamak seni samsaraya, dünyaya bağlar ve yedinci basamak seni nirvanaya, öteye bağlar.
İlk basamakla, yeniden ve yeniden berbat bir doğum ve ölüm çarkına girersin; tekrar eder.
Yedinci basamakla, doğumun ve ölümün ötesine geçersin.
Ebedi yaşam, Tanrı'nın Krallığı senindir.
Sayfa 30 - Ganj YayıneviKitabı okuyor
Tanrı hakkında hayal kurarak, kendi hayalinin içine dalarak, hayalini besleyerek, onu daha çok büyüterek, daha çok hayal yaratarak kendinden geçeceksin, bütün bilinci kaybedeceksin; kendi yaratımın olan güzel rüyaların olacak.
Fakat bu semavi alandan düşüştür.
Ve Saraha bunun tek kötülük olduğunu söyler: Farkındalığın saflığından düşmek.
Semavi alan derken ne demek istiyor? Hiçbir hayalin olmadığı alan demek istiyor.
Hayal etmek dünyadır; hayal etmediğinde nirvanadasın.
Sayfa 27 - Ganj YayıneviKitabı okuyor
Aslında, yedi rakamı bütün dinler tarafından kullanılmıştır. Yedi gün semboliktir ve yedinci gün tatildir, kutsal gündür.
Tanrı altı gün çalıştı ve yedinci gün dinlendi.
Altı çakra üzerinde çalışman gerekecek, yedinci büyük bir dinlenme halidir, mutlak rahatlamadır, yuvaya varmışsındır.
Yedinci ile artık ikiliğin bir parçası olarak yok olursun, bütün kutupluk yok olur, bütün ayrımlar yok olur.
Gece artık gece değildir ve gündüz artık gündüz değildir.
Yaz artık yaz değildir ve kış artık kış değildir.
Madde artık madde değildir ve zihin artık zihin değildir, ötesine geçmişsindir.
Bu Buda'nın nirvana dediği aşkın alandır.
Sayfa 15 - Ganj YayıneviKitabı okuyor
Diğerini değiştiremeyeceğin gerçeğini fark etmek neredeyse yirmi, yirmi beş yılını alır.
Elli yaş civarında, kadın menopozu geçtiğinde ve de erkek, onlar gerçekten yaşlanmaya başladıklarında, o zaman yavaş yavaş hiçbir şeyin değişmemiş olduğuna uyanırlar. Gayret sarf etmişlerdir her yolu denemişlerdir... Kadın aynı kalır ve erkek aynı kalır.
Hiç kimse, hiç kimseyi değiştiremez. Bu büyük bir deneyimdir, büyük bir anlayıştır.
Bu yüzden yaşlı insanlar daha toleranslı hale gelirler. Hiçbir şey yapılamayacağını bilirler. Bu yüzden yaşlı insanlar daha zarif hale gelirler. Her şeyin olduğu gibi olduğunu bilirler. Bu yüzden yaşlı insanlar daha kabullenici hale gelirler.
Genç insanlar çok öfkelidir, kabul edemezler; her şeyi değiştirmek isterler, dünyayı olmasını istedikleri hale getirmek isterler.
Çok uğraşırlar, fakat bu asla olmamıştır. Olamaz, bu şeylerin doğasında yoktur. Dışsal erkek asla senin içsel erkeğine uyamaz ve dışsal kadın asla senin içsel kadınının tamamen aynısı olamaz.
Bu yüzden aşk mutluluk ve acı verir, aşk mutluluk ve mutsuzluk verir. Ve mutsuzluk, mutluluktan daha fazladır.
Sayfa 12 - Ganj YayıneviKitabı okuyor
Bir taşraya uzun zamandır yağmur düşmemişti. Her şey kurumuştu; sonunda vatandaşlar, yağmur yağdıran kişiyi getirmeye karar verdiler.
Bir heyet, adamın yaşadığı uzak köye gönderildi. Mümkün olan en acil zamanda gelmesi ve kavrulmuş tarlalara yağmur yağdırması rica edildi.
Yağmur yağdıran yaşlı bilge adam, açık alanda, üç gün boyunca kendi kendine kalabileceği tenha ve küçük bir kulübe sağlanması şartıyla bunu yapacağına söz verdi; yiyecek, içecek istemeyecekti. Ondan sonra ne yapılabileceğine bakacaktı. Talepleri karşılandı.
Üçüncü günün akşamında, bereketli yağmur yağdı ve minnettar kalabalık övgüler içinde, adamın evine doğru kutsal bir yolculuk yaptı.
Oraya vardıklarında haykırdılar "Nasıl yaptın? Söyle bize."
"Oldukça basitti" diye cevap verdi adam.
"Üç gün boyunca, tek yaptığım kendime çeki düzen vermekti. Kendime çeki düzen verdiğimde, dünyanın da düzene gireceğini biliyordum ve kuraklık yağmura teslim oldu."
Tantra der ki: Eğer sen kendine çeki düzen verdiysen, o zaman bütün dünya senin için düzene girer.
Sen uyum içindeysen, o zaman bütün varoluş seninle uyum içindedir. Sen karışıklık içinde olduğunda, bütün dünya karışıklık içindedir.
Ve düzen, sahte bir düzen olmamalıdır, o zorlama bir düzen olmamalıdır. Kendine bazı düzenleri dayattığın zaman, basit olarak bölünmüş hale gelirsin; derinliğinde karışıklık devam eder.
Sayfa 8 - Ganj YayıneviKitabı okuyor
Tam şu anda nasıl yaşayacağını bilmiyorsun, bu yüzden geleceği düşünüyorsun.
Ben sadece bana aşık insanlarla konuşabilirim. Yoksa anlamsızdır; anlamayacaklar, yanlış anlayacaklar.
Cinsellik korkusundan insanlar nefes alamaz. Çünkü derin nefes aldığında, nefesin doğrudan seks merkezine gider ve ona isabet eder, ona içeriden masaj yapar, heyecanlandırır. Derin nefes aldığın an seks enerjisi salınır. Seks enerjisi salınmalıdır, bütün varlığında akmalıdır. O zaman bedenin orgazmik olacaktır. Fakat nefesten korkuyorsun, o kadar korkuyorsun ki ciğerlerin neredeyse karbondioksitle dolu.