Tan Yeri-Zifir, Merve Özcan’ın kaleminden uzun zamandır beklenen yepyeni bir seri…
Ezelden beri çekişen iki gücün ortasında kalmış, tüm imkânları kısıtlı bir bölgeye mahkûm Ateşoyuk halkının yarı fantastik yarı rüyalı hikâyesi…
Savaşlar, iki kutbun mücadelesi, geçmişten gelen bir efsane, unutkanlıklarla bezeli bir ömür ve aşk…
Tüm sır Helya’nın zaman zaman içine sürüklendiği unutkanlıklarının arasında gizli…
“Önümde boylu boyunca uzanan bir uçurum, ben o uçuruma yürüyorum. Adımlar benim, kaybı gören gözler benim, beden benim bedenim… Ama yürüyen ben değilim.”
Bir orman vardı. Adamı gizler, kadını saklar, dalları arasına gecenin zifirini sarardı. Kadın adamı bir okla vurur ama yine kendini yaralardı. Zihnindeki eksikleri adamın izleriyle yamar, sonra da yine adamın gölgelerini kovalardı. Bastığı topraklar zulümle sarılmışken ikisi de savaş için silahlarını kuşanmıştı fakat onları bekleyen ilk savaş zihinlerinde çoktan başlamıştı.