Tarih Boyunca Yemek Kültürü

Murat Belge

Tarih Boyunca Yemek Kültürü Gönderileri

Tarih Boyunca Yemek Kültürü kitaplarını, Tarih Boyunca Yemek Kültürü sözleri ve alıntılarını, Tarih Boyunca Yemek Kültürü yazarlarını, Tarih Boyunca Yemek Kültürü yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
381 syf.
8/10 puan verdi
Kitap yazarın dergi yazılarından derlenerek oluşturulmuş. Kitapta hemen hemen her besinin uzun kısa etimolojik tarihini, coğrafi ve tarihsel arka planını bulabiliyorsunuz. Meyveden sebzeye, etten balığa, içeceklere kadar birçok yiyecekle ilgili bilmediğimiz çok şey öğrenebiliyoruz. Bunların yanısıra dünya mutfakları, ülkelerin yemek kültürleri ve sofra adabıyla ilgili de bölümler mevcut. Murat Bey hem tecrübeleriyle hem de tavsiyeleriyle kitabı zenginleştirmiş. Özellikle balık ve balıkçılıkla ilgili bölümler sanırım ilgi alanı olduğu için epey ayrıntılı anlatılmış. Ancak çıkış tarihi eski bir kitap olduğu için bahsekonu mekanların günümüzde mevcudiyeti konusunda şüpheliyim. Benim en çok hoşuma giden tarihi bilgiler içeren kısımlar oldu ve epey şey öğrendim bu anlatılardan. Yazarın önsözünde bahsettiği gibi gerçekten keyifle yazılmış, araştırmalar yapılmış bir kitap ve okuruna da keyif veren bir kitap. Yemek kültürüne ilgi duyan herkesin keyifle okuyabileceğini düşünüyorum.
Tarih Boyunca Yemek Kültürü
Tarih Boyunca Yemek KültürüMurat Belge · İletişim Yayınları · 201337 okunma
Boğma rakı kokusu!...
Ellilerin sonlarında olmalı, kaçak rakı yapan bir çetenin mahkemesi haberini gazetede okuduğumu hatırlıyorum. Çok ilginç bir bilirkişi raporunu gazete iktibas etmişti. Adamlar belli ki "Rakıyı kendimiz yapmadık, Tekel rakısını satıyorduk" diye savunmuşlar kendilerini. Bilirkişi de rakının Tekel'den çıkmadığını kanıtlıyor. Bir kere bu rakının 45 derece olduğunu söylüyor ve Tekel'de değil Yeni Rakı, Kulüp'ün bile aslında nadiren bu dereceye çıkabildiği bilgisini veriyor. Buna ele geçen rakının iyi dinlenmiş olduğunu ekliyor ve Tekel rakılarının hiç bu kadar dinlenme imkânının bulunmadığını belirtiyor. Sonuç olarak, bu rakı her bakımdan nitelikçe Tekel rakısından üstün olduğu için ancak kaçak olabilir diyor ve adamların suçluluğu kanıtlanıyor.
Reklam
ABD’de zirvedeki beş ‘lezzet trendi’ şöyle (bu sırayla: salatalar, deniz ürünleri, tavuk, taze sebzeler ve meyva). Anketin belirttiğine göre salata yiyenlerin % 45.1’i, şarap da içiyor; çok zaman lokantaya gidiyorlar, ya bekârlar ya da kadının da çalıştığı ailelerden geliyorlar, harcamaları bol, kendilerini maceraperest sayıyorlar, ‘Jogging’ ve ağırlık kaldırma gibi işlere de çok düşkünler. Başka bir söyleyişle, bir zamanlar yoksul köylülerin cankurtaranı olan yeşil salata şimdi kentli orta sınıfın prestij ve bolluğunun simgesi haline geldi.”
Bildiğimiz kadar Batı’da ilk salatalar 15. yüzyılda Milano’da yapılmış: “Salad” adı da çok tuzlu olmasının kanıtı. O zaman, küçük kâselerde öteki yemeklerin yanında gelirmiş. Ama şimdi yemeğin başında ya da sonunda tek başına yeniyor. Fransa’da âdet, ana yemekten sonra, Anglo-Sakson ülkelerde ise yemeğin başında yenmesi.
Batı’nın dressing salata soslaması
“Dressing”, “giydirme” demek. Yani, salata aslında çıplak, biz ona bir “elbise” (yani “vinaigrette”) hazırlıyor ve giydiriyoruz. O zaman salata tamam oluyor ve insan içine çıkacak hale geliyor. Bense salatayı giyiminden ayırmamaktan yanayım. Benim anladığım “giydirmek” değil, “yedirmek”; salata önce malzemesini yesin, sonra ben hepsini birden yiyeyim.
Zeytinyağı limonu asgari miktarda ve zaten konulduğu o yassı tabaklarda salatayla birleşmesine imkân yok. Salatanın bu tabakta o malzemeye bakışı, bir sığlıktan eteğini ıslatmaksızın geçmeye çalışan bir kadının suya bakışı gibi.
Reklam
62 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.