Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Tarih Sümer'de Başlar

Samuel Noah Kramer

En Eski Tarih Sümer'de Başlar Gönderileri

En Eski Tarih Sümer'de Başlar kitaplarını, en eski Tarih Sümer'de Başlar sözleri ve alıntılarını, en eski Tarih Sümer'de Başlar yazarlarını, en eski Tarih Sümer'de Başlar yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
349 syf.
·
Puan vermedi
Üniversite üçüncü sınıftayken okuduğum bir kitap. Bence kesinlikle okuyun. Dili ağır ve zihni yoran bir kitap. Ama zihni yorması, anlaşılmaz olduğundan değil, ilgi çekici ve düşündürücü olmasındandır. İyi okumalar...
Tarih Sümer'de Başlar
Tarih Sümer'de BaşlarSamuel Noah Kramer · Türk Tarih Kurumu Yayınları · 1998577 okunma
Sümerlerde okul, Sümerlerin uygarlığa yaptıkları en önemli katkı olan çivi yazısı dizgesinin icadı ve gelişiminin doğal sonucuydu. İlk yazılı belgeler Uruk adlı bir Sümer kentinde bulundu. Bunlar çoğu ekonomiyle ilgili ve yönetsel notların resim - yazıyla yazıldığı binlerce küçük kil tableti içerir.
Reklam
Sümer okulunun başı, " okulun babası" da denilen ummia, "uzman", "profesör" idi, öğrencilere de "okulun oğulları" deniyordu. Öğretmen yardımcısına "ağabey" deniyordu; öğrencilerin kopyalarını gözden geçirmek ve eserlerini dinlemek gibi görevleri vardı. Diğer öğretim elemanları "çizgimden sorumlu kişi" ve "Sümerceden sorumlu kişi" idi. Ayrıca devamdan sorumlu gözetmenler ve olasılıkla disiplinden sorumlu "kamçı görevlisi" vardı. "Okulun babası"nın müdür olması dışında, okul personelinin hiyerarşik sıralaması konusunda bir bilgimiz yok; gelir kaynakları hakkında bir şey bilmiyoruz. Büyük bir olasılıkla "okulun babası" aldığı okul ücretlerinden ödemeleri yapıyordu. Dip not : Kopya dediği bir kil tabletten ötekine yazı yazarken aynısını yazmalarıdır. Bizim okulda harf öğrenirken alt alta aynı harfleri yazmamız gibi.
Elli dizeden az olanlardan bin dizeye yaklaşanlarma kadar degişik uzunluklarda olan bu yüzlerce kadim eserin hemen hepsi şiir biçimindeydi. Şimdiye değin bulunanlar genellikle şu türlerdedir: Sümer tanrı ve kahramanlarının başarılarını ve yigitliklerini kutlayan konulu şiir biçimindeki mitler ve destanlar; tanrı ve krallara ilahiler; Sümerkentlerinin yıkılıp, yok edilmesine yazıklanan ağıtlar; atasözü, fabl ve denemeleri içeren bilgelik yapıtları. Sümer kalıntılarından çıkarılan binlerce tablet ve parçanın bir kısmının kadim Sümer ögrencilerinin deneyimsiz ellerinden çıktıgı açıktır.
Bu bildiğin biziz
Şimdi denemenin en anlaşılabilir parçalarından yalnızca belirsiz birkaç deyiş veya kırık dizeyi atlayarak yaptıgımız sözcügü sözcügüne bir çeviri denemesini verelim. Babanın ogluna sorusuyla başlar: "Nereye gittin? " "Hiçbir yere gitmedim." "Eğer bir yere gitmediysen, niye avarelik ediyorsun? Okula git, 'okul-babası'nın önünde dur, ödevini ezberle, okul çantanı aç, 'ağa- bey'in senin için yeni tablet yazarken kendi tabletini yaz. ödevini bitirip gözetmenine gösterdikten sonra yollarda oyalanmadan doğruca bana gel. Şimdi, ne dediğimi anladın mı?" "Anladım, sana tekrar edeyim." "Peki, şimdi tekrarla." "Söylüyorum." "Söyle." "Haydi, söyle bana." "Bana okula gitmemi, ödevimi ezberlememi, okul çantamı açmamı, 'ağabey'im bana yeni tablet hazırlarken kendi tabletimi yazmamı söyledin. Ödevimi bitirdikten sonra, gözetmenime göstereceğim ve senin yanına geleceğim. lşte, bana söylediklerin bunlar." Bundan sonra baba uzun bir monologla devam eder: "Bana bak, adam ol. Meydanlarda başıboş dolaşma, caddelerde sürtme. Sokakta yürürken çevrene bakınıp durma. Alçakgönüllü ol, gözetmenine ondan çekindiğini göster. Korktuğunu belli edersen senden hoşnut kalır." ............ [Yaklaşık onbeş satır hasarlıdır.] Dipnot : 15 satır hasarlıdır dedikten sonra monolog devam ediyor. 2 sayfa kadar sürüyor kitapta. Hepsini yazmadım. Babası çocuğunu fırçalamaya devam ediyor
Eski Sümer hükümdarları, fatih olarak ne kadar büyük başarılar elde etmiş olurlarsa olsunlar, acımasız tiranlar ve mutlak monarklar değillerdi. Bütün önemli devlet sorunlarında, özellikle savaş ve barışla ilgili durumlarda, halkın önde gelenlerinden oluşturulmuş resmi bir meclise danışırlardı. Böyle önemli bir "meclis" Sümer tarihinin çok erken devirlerinde, beş binyıl önce, yer almıştır; buna karşın bir kahramanlık şiirinde yazılması çok daha sonraki bir devre tarihlenir.
Reklam
Sümerlerin, sözcüğün gerçek anlamıyla tarih-yazını üretmediklerini söylemek yerinde olur. Kuşkusuz hiçbir Sümerli yazar, çağdaş tarihçierin düşündüğü anlamda süreçleri irdeleyerek ve altında yatan nedenlere dayanarak tarih yazmamıştır. Kendine özgü dünya görüşüyle sınırlı Sümerli düşünür tarihsel olayları, insanın çevresiyle etkile­şiminin yavaş yavaş ortaya çıkan ürünü olarak değil de, dünya sahne­sinde "tamamen hazır, tepeden inme" bir biçimde boy gösteren olaylar olarak algılıyordu. Örneğin, gönençli kentler ve kasabalar, köyler ve çiftliklerden oluşan, politik, dinsel ve ekonomik kurumlar ve tekniklerin çeşitliliği bakımından büyük gelişim sergileyen kendi ülkesinin, zamanın başlangıcından beri -yani, evrenin yaratılışının peşinden tanrıların onun böyle olmasını tasarlayıp karar verdikleri andan bu yana- az çok aynı olduğunu sanıyordu. Olasılıkla en bilgili Sümer bilginleri bile, ülkelerinin bir zamanlar birkaç dağınık yerleşim biriminin bulunduğu ısısız bir bataklık olduğunu ve kuşaklar boyunca İnsanoğlunun istenci ve azminin göstergesi olan mücadeleler ve didinmeler, geliştirilen planlar ve deneyimler, çeşitli keşifler ve icatları izleyen uzun bir süreç sonucunda bu hali aldığını akıllarına bile getirmemişlerdi.
Bu kadim belgeden ( Kilden yapılmış "el kitabı" adındaki bir tabletten bahsediyor) ögrendigimize göre , çagdaş meslektaşları gibi Sümerli hekim de ilaçlarının ana maddelerini bitkisel, hayvansal ve madensel kaynaklardan saglıyordu. Gözde mineralleri sodyumklorid (tuz) ve potasyumnitrattı (güherçile). Hayvansal maddelerden, süt, yılan derisi, kaplumbaga kabugu kullanıyordu. Ancak ilaçlarının çogunun kaynagı bitkiler dünyasıydı; hıyarşember, mersin, şeytantersi, kekik gibi bitkiler; sögüt, armut, köknar, incir ve hurma gibi agaçlar. Haçlar bitkinin tohumundan, kökünden, dalından, kabugundan ya da zamkından hazırlanmıştı ve günümüzde oldugu gibi katı ya da toz halde saklanmış olmalılar.
Tabletimizi ( ilaç yapımını kimyasal tariflerle anlatan tabletten bahsediyor) yazan Sümerli hekimin sihirli sözlere ve büyüye başvurmaması ilginçtir. Metnin hiçbir yerinde bir tanrıdan ya da cinden söz edilmez. lö üçüncü binyılda Sümer'de hastalıkları iyileştirmek için büyü ve cin çıkarıma ayinlerinin bilinmediği anlamına gelmez bu. Tam tersine, büyülü sözlerin yazılı olduğu ve yazıtların yazarları tarafından da böyle olduğu belirtilmiş altmışa yakın küçük tabletten açıkça görüldüğü üzere böyle uygulamalar yapılıyordu. Sümerler, daha sonraki Babilliler gibi, birçok hastalığı hastanın bedenindeki zararlı cinlere bağlıyorlardı. Bu cinlerden yarım düzinesinin adı, Bau, Ninisinna ve Gula adlarıyla da bilinen "karakafaların (Sümerler) yüce hekimi" diye nitelenen tıp sanatının baştanrıçasına adanmış bir Sümer ilahisinde geçmektedir. Buna karşın, şimdiyedeğin gün ışığına çıkarılan en eski tıp metni "sayfa"sı olan bizim kil belgemizde mistik ve usdışı öğelere yer verilmemesi şaşırtıcı bir olgudur.
624 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.