Tarihimizde Garip Vakalar

Reşad Ekrem Koçu

Tarihimizde Garip Vakalar Quotes

You can find Tarihimizde Garip Vakalar quotes, Tarihimizde Garip Vakalar book quotes, the most impressive sentences and paragraphs on 1000Kitap.
Bu cezayı alabilir miyim ben de lütfen lütfen
İstanbul'daki meşhur Kız Kulesi Osmanlı tarihinde yalnız bir defa ve bir kişi için hapishane olarak kullanılmıştır. Burada, onsekizinci asrın namlı vezirlerinden Hekimoğlu Ali Paşa hapsedilmiş ve oradan sürgüne gönderilmiştir.
Osmanlıya dair en iğrenç şeylerden biri olabilir Yeniçeri Ocakları
İstanbul civarında, mesela Galata, Tophane, iki yakalo Boğaziçi köyleri ve bilhassa Üsküdar'da ırz ve namus sahipleri, fevkalade bir lüzum görmedikçe evlat ve eyalini sokağa çıkaramazdı. Kız ve kadın şöyle dursun, dört kaşlı delikanlılar bile yeniçeri erazilinin sarkıntılıklarına uğrardı.
Reklam
Lâle çiçeği Avrupa'ya Türkiye'den gitmiştir. Bu beyaz bir lâle idi ve adı da 'Dülbent Lâle' idi. Fransızca lâlenin ismi olan 'tulipe' bu tülbent isminden bozmadır.
Sayfa 135 - Varlık Yayınları, 1971Kitabı okudu
Ortaokul müzik öğretmenimiz anlatmıştı ve hala aklımda bu, ilginç
Lale çiçeği Avrupaya Türkiyeden gitmiştir. Bu bir beyaz lâle idi ve adı da "Dülbent lâle" idi. Fransızca lalenin ismi olan "tulipe" bu tülbent isminden bozmadır.
Devlet ricalinin hususî sarrafları vardı ki hepsi bilâistisna gayrimüslim; Rum, Ermeni ve Yahudi olan bu sarraflar muazzam servet ve malikâneler, kâşaneler sahibi olmuşlardır.
Sayfa 13 - Varlık Yayınları, 1971Kitabı okudu
"Geçen asır sonlarında Halil Ağa isminde bir adam, karılarının ve anasının geçimsizlik kavgaları yüzünden üzüntü ile ölmüştü; vasiyeti üzerine kabir taşına: «Karı dırıltısından ölen Halil Ağa» diye yazıldı. Bu kabir taşı Merkez Efendi mezarlığındadır. "
Sayfa 134 - Varlık Yayınevi , Üçüncü Baskı - Kasım 1971Kitabı okudu
Reklam
Onaltıncı asır sonlarında, bostancıbaşılardan Fethet Ağa, bir defaya mahsus olarak bir de 'top' cezası icat etmişti: Suçlu, genç bir yeniçeri idi, bir imamın nikahlı genç karısını kandırıp kaçırmış, kadının saçlarını keserek oğlan kıyafetine sokmuş, pervasızca bir müddet yanısıra gezdirmişti. Üsküdar'da yakalandı. Tophaneye götürüldü. Ferhat Ağa çengeli, çarmıhı, kazığı az gördü, delikanlıyı çırılçıplak soydurttu, bilek, dirsek, diz ve ayak mafsallarını demir çekiçlerle kırdırıp zavallıyı yağlı paçavralara sararak bir havan topunun namlusuna gülle gibi tıktırttı, sonra topu ateşleterek havaya fırlattı, paramparça etti.
Sayfa 33 - Varlık Yayınları, 1971Kitabı okudu
Komikmiş rahmetli
(...) Dağ başında, ıssız bir köşede birkaç mezar gördüler; şair güldü, mezarlara hitaben: "Hey biçareler! Şile kasabası buraya yakındır... Ne vardı burada ölecek... Biraz dişinizi sıkıp bir şenlikli yerde gömülseydiniz ya.." dedi. Fakat, çadırına döner dönmez müthiş bir titreme ile yatağa düştü ve o gece öldü. Arkadaşları, Siyahî Ahmet Efendiyi götürüp o dağ başındaki kabirlerin yanına gömdüler.
Onyedinci asır ortalarında, bir sinir hastası olan Sultan İbrahim de İstanbul şehirinin içinde arabayı yasak etmişti. Bir gün bir üfürükçü hocaya okunmağa giderken yolda bir arabaya rastladı; fevkalâde sinirlendi ve bu basit zabıta vak'asından Sadrazamı mesul tuttu, Sadrazam Salih Paşayı, ki, değerli, namuslu bir vezirdi, gittiği üfürükçünün evine çağırttı ve gözünün önünde bir kuyu ipi ile boğdurttu.
Sayfa 19 - Varlık Yayınları, 1971Kitabı okudu
"Helâl mı haram mı? diye nice çekişmelere sebep olan tütün Frengistandan zuhur edip bu 1015 yılında diyarı İslama girdi ve nice fitne ateşi tutuşturup gittikçe yayıldı ve şöhret buldu ve memleket zurefası onun müptelası oldu."
Sayfa 51 - Varlık Yayınları, 1971Kitabı okudu
574 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.